İnsanın en büyük imtihanlarından biri, kendi nefsinin dar penceresinden çıkıp başkalarının gönlüne bakabilmesidir. Çünkü bencil insan, dünyayı yalnızca kendisi için var sanır. Oysa Kur’an bize defalarca “iyilikte yardımlaşın” diye seslenirken, bencilliğin insanı nasıl daralttığını, nasıl yalnızlaştırdığını da gösterir. Rabbimiz Maun Suresi’nde, “Yardımı engelleyene yazıklar olsun” buyurarak bencilliğin bir ahlak bozukluğu olduğunu açıkça bildirir. Bencil insan vermekten kaçtığı gibi, başkasının almasına bile tahammül edemez. Çünkü onun dünyasında sadece kendisi vardır.
Bencil kişi, paylaşmanın değerini bilmez. Halbuki Allah, Bakara Suresi’nin 195. ayetinde “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” buyurur. Âlimler bu ayetin bir yorumunda, cimriliğin ve bencilliğin insanı manevi tehlikeye sürüklediğini ifade ederler. Çünkü insan, yalnızca kendine yaşamaya başladığında hem ruhunu hem ilişkilerini tüketir. Sevgiyi, saygıyı, merhameti kaybeden kişi, en büyük zararı da kendisine verir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız” buyurarak bencilliğin imanın tatlılığını bile gölgelediğini haber verir.
Bencil insanın çevresine verdiği zarar çoğu zaman sessizdir ama yıpratıcıdır. Güveni yok eder, ilişkileri yıpratır, kalpleri kırar. Çünkü o sürekli almayı bilir ama vermeyi bilmez. Halbuki Efendimiz, “Sizden biri kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz” buyurmuştur. Bu ölçü, bencilliğin tam karşısında duran bir gönül ahlakıdır. Başkasının derdiyle dertlenmek, yükünü omuzlamak, bir tebessümle bile olsa gönlüne dokunmak… Bunların hepsi müminin kalbinde bulunması gereken hasletlerdir.
Bencillik insanı küçültür. Çünkü kalbi daraltır. Paylaşmayan insanın kalbi de bereketi de azalır. Kur’an, Haşr Suresi’nde “Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile kardeşlerini kendilerine tercih ederler” diye övdüğü sahabeyi örnek verirken, aslında bizden nasıl bir duruş beklediğini de gösterir. Çünkü büyüklük, kendine saklamakta değil; başkasına verebilmekte gizlidir. Vermek sadece maddi değildir; zaman vermek, anlayış göstermek, sabırla dinlemek de bir paylaşmadır.
Bugün toplumda yaşadığımız birçok kırgınlık, güvensizlik ve huzursuzluk, aslında “önce ben” diyen insanların çoğalmasından kaynaklanıyor. Bencillik bir bireyin kusuru gibi görünse de, zamanla aileyi, dostluğu, komşuluğu ve hatta bir toplumun huzurunu bozan bir yangına dönüşür. Çünkü benlik büyüdükçe birlik küçülür. Oysa Rabbimiz Âl-i İmran Suresi’nde “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılmayın” buyurarak bizi birliğe, dayanışmaya ve paylaşılan bir hayata çağırır.
Bencil insan çoğu zaman kendini koruduğunu sanır ama aslında kendini tüketir. Çünkü gerçek huzur paylaşmakla çoğalır. İnsan, bir gönül kazandığında zenginleşir; bir gönül kırdığında fakirleşir. Efendimiz’in “Sadaka malı eksiltmez” hadisi, bunun en açık ifadesidir. Paylaşanın çoğalacağını, bencilliğin ise bereketi yok edeceğini bildirir.
Sonuçta insan, kendisi için yaşarken yalnız kalır; başkası için yaşarken büyür. Yürek genişler, sevgi artar, huzur çoğalır. Nefsinin dar kapısından çıkıp gönüllerin genişliğine yürüyen herkes bilir ki: Bencillik karanlık bir kuyudur, insanı içine çeker. Ama paylaşmak, merhamet etmek ve başkalarının mutluluğunu da düşünmek… İşte bu, insanı hem dünyada hem ahirette aydınlığa çıkaran en büyük nurdur.
Selam ve dua ile...