“Zevkler ve renkler tartışılmaz” derler ya, gerçekten de öyledir. Her birimizin hayattan anladığı, huzuru bulduğu şey farklıdır. Kimimiz yaz tatilinde denizin maviliğine koşar; kumların üzerinde güneşi izlemek, dalgaların sesine karışmak onun için huzurdur. Kimimiz ise dağın zirvesinde yıldızlarla dost olur; kamp ateşinde ruhunu dinlendirir. Bir başkası köyün toprağında, sabah serinliğinde ellerini çamura bularken huzuru yakalar. Kimi de hiçbir yere gitmeden, evinin sessizliğinde dinlenerek tatilin tadını çıkarır.
Bunların hepsi bir tercihtir, hepsi insana özeldir. Hiçbirini küçümsemeyiz, sorgulamayız. Çünkü biliriz ki zevkler ve renkler tartışılmaz.
Ama bir de vardır ki, gönlünün huzurunu ne dağlarda ne denizlerde bulan… Onun kalbi bambaşka bir diyara özlem duyar. Belki bir yıl boyunca, belki daha da fazla tasarruf eder. Günlük zevklerinden kısar, imkânlarını zorlar, yıllık iznini ona denk getirir. Tek arzusu vardır: Kendini birkaç günlüğüne de olsa Kâbe-i Muazzama’nın gölgesine atabilmek… Ravza-yı Mutahhara’nın huzurunda bir nefes alabilmek…
İşte bu yolculuk, tatil yolculuğu değildir; bu, gönül yolculuğudur. Rabbine kavuşma, içini temizleme, kalbini arındırma arzusudur. Bu yolculukta bavula sadece elbise değil, dua da konur. Ve insan, oraya gittiğinde anlar ki, dünyanın bütün tatilleri bir yana, kutsal beldelerde geçirilen birkaç gün bir yana…
Nasıl ki kimsenin deniz kenarında güneşlenmesini yargılamıyorsak, dağ başında kamp kuranla alay etmiyorsak; köyde tarlayla uğraşan ya da evinde sessizce dinlenen kişiyi sorgulamıyorsak… Umreye gitmek isteyenin niyetini de sorgulamamalıyız. Çünkü orası bir davettir. Davet eden Allah’tır, icabet eden kuldur.
Her insan kendi huzurunu farklı yerde arar. Kimi maviliklerde, kimi yeşilliklerde, kimi toprak kokusunda… Ama mümin için Kâbe’nin gölgesinde alınan bir nefes, Ravza’da kılınan iki rekât namaz, bütün tatillerden daha huzurlu, daha unutulmazdır.
O hâlde bize düşen, birbirimizin tercihine saygı duymaktır. Çünkü tercihler insanı yargılamak için değil, anlamak içindir. Ve unutmayalım: Deniz de huzur verir, dağ da; köy de mutluluk verir, evin sessizliği de… Ama Kâbe’nin huzuru, gönüllere sığmayacak kadar bambaşka bir sır taşır.
Selam ve Dua ile...
Hangi Tatil Huzurdur
FAZLI GÜVENTÜRK
Yorumlar