HAK

            Aranızda birbirinizin mallarını (hırsızlık, kumar, gasp, faiz, aldatma, hile gibi) haksız ve bâtıl sebeplerle yemeyin. (Bu kötülükleri serbest bırakan zulüm ve sömürü sistemlerine ve işbirlikçi hain yönetimlere fırsat tanımayın ve arka çıkmayın.) Ve insanların mallarının bir kısmını (yalancı şahitliği ve çek senet hilesi gibi) bile bile günah ve haksız yöntemlerle yemek için, onları (rüşvet olarak) hâkimlere aktarmayın. (Bakara 188)    

            “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helalleşsin!” (Buhârî, Mezâlim, 10; Rikâk, 48)

            Valla bilmem kaçıncı defa yazdım, söyledim. Aslında herkesin bildiği ama yapmaktan çekinmediği, küçüğün küçük büyüğün büyük çapta yaptığı kul hakkını bir türlü anlatamadım.

            Bir gün öleceğini bilmeyenimiz var mı? Ben bu dünyaya kazık çakacağım kendimi de oraya bağlayacağım kımıldamayacağım diyen var mı? Eğer böyle biri varsa zaten o ortalarda dolaşmadan doğruca en yakın psikoloğa gitsin de ruh ve sinir bölümlerinden yer arasın.

            Öleceğiz, bir yerde noktayı koyacağız. Kimi bir, on, yirmi, kırk, seksen yıl yaşayacak. Hadi yaşayalım da yüzü bulalım. Zaten ondan sonra yaşamak değil yaşamamak isteyeceğiz.

            O halde neden pazara gittiğimizde üç kuruş ucuza versin diye adamın malını kötüleriz bilmem?

            Ne diye markette tadımlık olan ürünlerden tatmak yerine karnımızı doyurmaya çalışırız bilmem?

            Ne diye komşunun bahçemize sarkan dalanından göz hakkı değil, gönül hakkı doldurmak için sepetin en büyüğüne sarılırız bilmem?

            Ne diye hastane, postane, banka sırasında öne geçmek için kendimize olmadık hastalık perdah eder, kâh topallar, kâh burnumuz kanar veya çok yorgun rolünü oskarlık performans ile deruhte ederiz bilmem?

            Ne diye; kul hakkı yemek için adeta yarış yaparız. Bilmem?

            Yıllar önce okumuştum, Amerika’da kuvvet komutanlığına yükselen bir general basının karşısına geçmiş ve konuşma yaparken bir muhabir sorusunu sorar. “General göğsünüzde taktığınız brövelerden (Askerin aldığı eğitimin karşılığında göğsüne takılan işaret) komando olanı da görüyoruz. Oysa sizin kariyerinizde komando eğitimi almadığınızı biliyoruz.” Komutan hık mık eder ve ertesi gün sabah komutanın istifa dilekçesi tüm basın mensubuna dağıtılır. Yani hak etmediğini alan bir ecnebi tüm kariyerini bir anda noktalar.

            Oysa günümüzde öğrenci kartı alarak otobüse binen, hak etmediği halde sahte polis, gazeteci kartı çıkarıp onunla ikbal sağlayanlar, sırf beleş olsun diye bu kimliklerle müzelerde fink atanları görmüyor muyuz?

            Hak etmediği makamda saltanat süren, hak etmediği maaşı alan, hak etmediği maddi imkânı kullanan, hatta hak etmediği halde toplum içinde kasım kasım kasılan sözde kişileri görmüyor muyuz?

            Valla biri bir şey dese mangalda kül bırakmaz, olmadık tepkiler veririz. Müslüman böyle mi yapar deseler kafasına küllüğü geçiririz. Dinini bilen, tarikat ehli kişiler kul hakkına dikkat etmez mi desek, senin şeyhin Şıh’ın böyle mi yapıyor, siz oradan mı alışıksınız kul hakı yemeye desek bizi hainlik ile suçlar, zaten bunlar dinsiz kelimeleri ile başlayan yaftalamaya maruz kalırız.

                Oysa bazıları vardır onlar Allah(cc)’a iman eder, Resûlullah(sav)’a inanır ve Efendimiz(sav)’ın vefatlarından önce müminlere son defa hitap ederek: “Nihayet ben de bir insanım! Aranızdan bazı kimselerin hakları bana geçmiş olabilir. Kimin malından bilmeyerek bir şey almışsam, işte malım gelsin alsın! İyi biliniz ki, benim katımda en sevimli olanınız, varsa hakkını benden alan veya hakkını bana helâl eden kişidir. Zira Rabbime, helâlleşmiş olarak ve gönül rahatlığıyla kavuşmam ancak bu sâyede mümkün olacaktır. Hiç kimse « Resûlullah(sav)’in kin ve düşmanlık beslemesinden korkarım!» diyemez. İyi biliniz ki, kin ve düşmanlık beslemek asla benim ahlâkım değildir. Öğle namazını kıldıktan sonra dönüp minbere oturdu ve bu sözlerini tekrar ettiğini bilirler ve ona göre hayatını şekillendirirler.

            Ama bazıları var ki; onlar azmış onlar için hak hukuk tanımazlık almış başını gitmiştir. Sorsanız insanız derler, sorsanız dindarız derler, sorsanız Müslümanım derler, sorsanız tarikat ehliyiz derler, sorsanız iyi insan olduklarını dürüst olduklarını söyler, iyilikten dem vururlar.

                Ama her türlü hukuksuzluk ve adaletsizliğin yanında gerek ferdi gerekse kamu hakkı yemekten geri kalmazlar.

            Sözü pek uzattık ama hak deyince birkaç örnek vermesek olmaz.

            -Bir kimsenin malına zarar vermek. -Bir kimsenin yüzüne gülüp arkasından atıp tutmak yani dedikodu yapmak.-Bir kimseyi ya da kimseleri haksız duruma düşürmek.-Bir kimseye küfür etmek veya argo şeklinde konuşmak.-Kötü işler yapmak.-Bir kimse haklı olsa bile iftira atmak. Bir kimseye zulüm etmek.-Bir kimsenin yaptığı bir şeyi toplum içerisinde ayıplamak ve kötülemek. (Ayıplamak veya kötülemek küçümsemektir, bu sebeple küçümsemek maddesini yazmayacağım.)

Bir kimse hakkında dürüst olmamak yani yalan söylemek.-Bir kimsenin malını çalmak.-Bir kişi konuşurken onu dinlememek, sözünü kesmek.-Biriyle konuşurken boş şeylerden bahsederek o kişinin vaktini çalmak.-Bir kimse namaz kılarken onun yüksek sesle gülmesini sağlayarak namazını, abdestini bozdurmak. Bir kimse trafikteyken onu durduk yere aramak. (Trafikte telefonla konuşmak kişiye zarar verir.) -Bir kimsenin canına zarar vermek. -Bir kimsenin eşyasını çalmak. -Bir kimseye saygısızca davranmak. -Temizlenmiş bir yere çöp atıp kirletmek.

Bir ailenin aldığı eşyayı beğenmeyip çöpe atmak. -Bir kimseyle alay edip dalga geçmek. -Bir kimsenin kusurlarını ört, bas etmek yerine ortaya çıkarmak, rezil etmeye çalışmak. -Bir kimseyi dışlamak. -Bir kimsenin giydiği kıyafete karışıp laf etmek. -Trafikteyken kurallara uymamak. -Bir kimse oruçlu iken orucunu bozdurmak. -Bir kimsenin hayvanına zarar vermek. -Bir kimseye kötü lakap takmak. İftira atmak Birinin malına zarar vermek Birinin canına zarar vermek.

            Aldatmak, Rüşvet almak, Şakasına üzmek, Boş yere vakit almak, Bekletmek, Borç süresini uzatmak, Dedikodu yapmak, Yalan söylemek, Hakaret etmek, Sıra kapmak, Yol kapma, Rüşvet vermek, İnsanları küçümsemek kendini büyük görmek, Ölçülü olmaya özen göstermemek, Rahatsız etmek, Yüksek sesle konuşmak. Adaletli davranmamak, gıybet etmek, Çevreyi kirletmek, Hile yapmak, Hasetlenmek, Başkalarının özel hayatlarına müdahale etmek, Bir kimsenin şerefine göz dikmek,

            Kötü lakapla isimlendirmek, Bir kişiyi rencide etmek, Alay etmek, Para olduğu halde borcunu ödememek,  Birinin istemediği şeyleri yapmak, İnsanları küçük düşürmek, Bir kimsenin sırrını söylemek, Bir kimse ile dalga geçmek. Hırsızlık yapmak, Yalancı şahitlik yapmak, Kötü Zanda bulunmak, Kötü işler yapmaya niyet ettirmek, Topluma zarar vermek, Kötü sözler kullanmak.

            Sizde hangisi var, kaç maddeye bende var bundan diyorsanız kendinizi sorgulayıp, estağfurullah deyip, yediğiniz hak kişiselse koşup gidip helallik almanızı, yok kamu hakkıysa valla çokça tövbe edip, hayır hasenatta bulunmanızı tavsiye ederim.