Türkiye'de güvenlik denince akla genellikle polis teşkilatı ya da askeri birlikler gelir. Ancak, Jandarma Teşkilatı bu algının çok ötesinde, hem kırsal güvenliğin teminatı hem de toplumsal sorunlara karşı aktif bir koruma mekanizmasıdır. Ve bu yönü hâlâ birçok kişi tarafından yeterince bilinmiyor.
Jandarma, yalnızca suçla mücadele etmiyor; aynı zamanda aile içi şiddet, çocuk istismarı, çevre tahribatı, hayvan hakları ihlalleri ve uyuşturucu ile mücadelede de etkin bir görev yürütüyor. Kadınların şiddete karşı korunması amacıyla geliştirilen KADES (Kadın Destek Uygulaması) ile şiddet mağdurlarına saniyeler içinde ulaşılabiliyor. Bir başka az bilinen yön ise teknolojik modernizasyon. Jandarma, yerli üretim İHA'lar (Bayraktar TB2, Anka), akıllı güvenlik sistemleri ve zırhlı SUV araçlarla donatılıyor. Özellikle TULGA gibi yerli zırhlı araçlar, Jandarma Özel Harekat (JÖH) timlerine sahada büyük hareket kabiliyeti sağlıyor. Jandarma Teşkilatı, sadece iç güvenliği sağlamıyor. Olası bir savaş ya da büyük kriz durumunda, ordu benzeri bir görevle sahaya çıkabilecek askerî yetkinliğe sahip. 15 Temmuz 2016’da bu niteliğiyle sahaya inen Jandarma personeli, ülkenin kritik noktalarında hayati görevler üstlenmişti.
Gelişen teknoloji, güvenlik güçlerinin operasyonel yeteneklerini kökten değiştirmeye devam ediyor. Bu dönüşümde en dikkat çeken yeniliklerden biri ise insansız hava araçları, yani halk arasında bilinen adıyla drone’lar. Artık Gözümüz Gökyüzünde Jandarma Teşkilatı, özellikle kırsal bölgelerde geniş alanları kontrol etmek, kayıp arama-kurtarma faaliyetleri yürütmek ve kaçakçılıkla mücadele gibi görevlerde drone’ları aktif olarak kullanmaya başladı. Bu araçlar sayesinde hem daha hızlı müdahale ediliyor, hem de personel güvenliği üst düzeyde sağlanıyor. Zor Arazi, Kolay Gözetim Köy yolları, dağlar, ormanlık alanlar ve sınır bölgeleri... Eskiden saatler süren devriye görevleri, artık birkaç dakika içinde drone’larla havadan taranabiliyor. Özellikle gece görüş özellikli termal kameralarla donatılmış İHA’lar, gece operasyonlarında büyük avantaj sağlıyor.
Kaçakçılık ve Sınır Güvenliği Güneydoğu ve Doğu Anadolu sınır bölgelerinde kullanılan drone’lar; insan kaçakçılığı, akaryakıt kaçakçılığı ve yasa dışı geçişlerin tespiti konusunda adeta birer “uçan nöbetçi” gibi görev yapıyor. Yerden kontrol edilen bu cihazlar sayesinde, sınırlardaki gözetleme faaliyetleri 7/24 kesintisiz şekilde yürütülebiliyor.
Kayıp Kişi Arama ve Afet Operasyonları Drone teknolojisi sadece güvenlik değil, insani görevlerde de hayati rol oynuyor. Özellikle kaybolan vatandaşları arama çalışmalarında yüksekten çekilen görüntüler sayesinde çok daha hızlı sonuçlar alınıyor. Ayrıca sel, deprem gibi afet durumlarında keşif ve ilk müdahale için de drone’lar sahada aktif rol alıyor.
İnsanla Teknolojinin Güçlü İş Birliği Drone’lar, geleceğin devriyesi olarak tanımlansa da, insan unsuru her zaman sistemin merkezinde olmaya devam edecek. Ancak bu teknolojiler sayesinde güvenlik güçleri daha etkili, daha hızlı ve daha güvenli şekilde görev yapabiliyor.
Nereden Nereye: Yaya Devriyeden Gökyüzü Nöbetine; Bir zamanlar Jandarma devriyesi, omuzda silah, sırt çantasında azık ve harita ile kilometrelerce yol yürüyerek yapılırdı. Güneşin alnında, yağmurun altında, karla kaplı yollarda… Her adım, devletin orada olduğunu gösteren bir izdi.
Bugünse o aynı dağlar, aynı köy yolları artık gökyüzünden izleniyor. Drone’lar, gece termaliyle çobanı da görüyor, kaçak geçişi de. Ama unutulmamalı ki teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, onu kullanan yürekli Jandarma Personeli olmadan bu sistemin bir anlamı olmaz.
Jandarma artık sadece "köyde devriye atan birlik" değil. Hem yüksek teknolojili, hem sosyal refleksi güçlü, hem de gerektiğinde askeri nitelik taşıyan bir yapı. Bu yönüyle modern güvenlik anlayışının sessiz ama etkili. Jandarma Teşkilatının 186 ncı kuruluş yılı dönümünü kutluyor, Terörle Mücadelede sırasında en büyük serveti olan canlarını seve seve vatan ve yüce Türk Milleti uğruna feda eden aziz şehitlerimizi ve yaralanan kahraman gazilerimizi saygı, minnet ve şükranla anıyorum.