Hayatta bir çok insan masanın iki yanında olma fırsatını yakalamıştır. Bir tarafta çalışan, diğer tarafta çalıştıran. Bir tarafta öğrenci, diğer yanda öğretmen. Bir tarafta denetçi diğer tarafta denetlenen.
Ben bu üç örneğin hepsinde görev aldım. O nedenle masanın iki tarafında yaşanan duyguları bilirim. Öğrenciyken biraz zorlanınca ben öğretmen olsam herkesi sınıf geçirirdim derdim fakat hoca oldum maalesef herkes sınıf geçemedi. İşçi olmadım ama çalışanların çoğunda " işçi kardeş patron kalleş" ruhunu yaşadığını bilirim.
Masanın iki yani aynı insanda farklı duygular ve davranışlar yaşatır. Bu insanın karakter zafiyetinden kaynaklanan davranış değişikliği değil masanın iki yanında farklı olan görev sorumluluğudur.
İşe sürekli geç kalan bir çalışan amir olma fırsatını yakaladığında geç kalmaya göz yumar mi sanıyorsunuz, tabi ki göz yummaz.
Kırıkkale'de çocukluğumda yaşadığım ve ilk görev ve sorumluluk düşüncemi oluşturan bir olayı anlatayım.
Aynı köyden aynı dönemde askerlik yapmak için Kırıkkale'ye gelen iki Mehmetçikten biri biraz daha gösterişli olduğu için inzibat seçilmiş. Bir pazar günü Inzibat köylüsünün erlerin gidemeyeceği bir yerde gördü ve onu yaka paça dışarı çıkardı. Babam dedi ki " inzibat onu yapmasaydı Cemsede bekleyen Asteğmen ona dünyayı dar ederdi"
Masanın iki tarafını anlamak bu kadar basit yeter ki davranış insana yakışır olsun
KALİTE YOLUNUZU AYDINLATSIN
Dr Oğuzkan Bölükbaşı