Rüzgârın kavurucu, güneşin yakıcı sıcağında

Siyaha çalan kurumuş, solmuş tenleriyle

Bazen aç, bazen susuz, uykusuz, tütünsüz

Yarınlarından umutsuz bir şekilde

Var güçleriyle sırt sırta çalıştılar birlik içinde.

İhsan, Fikret, Eren’di adları, üç kardeştiler

Mart-Ekim ayları arasında tarım arazilerinde

Ekim, dikim, çapa, hamallık işleri ile birlikte

Düğünlerde davul-zurna çalarak geçinen

Adana Kadirli İlçesi nüfusuna kayıtlı

Yıllardan beri toprak arazi, kırsalında

Yılan, çıyan, akrep her türlü tehlikede, zor şartlarda

Suyu, yolu, kanalı, banyosu, olmayan çadır evlerde

Çocukları, ailesi on beş baş nüfusla birlikte yaşadılar.

Hiçbirinin hayatını kolaylaştıracak hakları

Güç alabilecekleri yasal dayanakları, sigortaları yoktu.

Karın tokluğuna çalışarak ayakta durmaya çalıştılar

Ülkenin birliği beraberliği için mücadele ettiler

Vatan, bayrak, toprak, ezan gibi kutsal değerler uğruna

Her biri canını hiçe sayıp büyük bedeller ödediler

Ama huzura, mutluluğa, arzuladıkları yaşama kavuşamadılar.

Bu kez davulun sesi hoş gelmedi uzaktan

En küçükleriydi, sevimli, insani, güler yüzlü yapısı

Gerildi, kanı delice aktı birden, dikti gözlerini

Baktı güzel evlere, içinde yaşayan mutlu insanlara

Uzun uzun baktı, kinle, nefretle, daldı, derin düşündü

Kalmadı takati, sabrı ve birden gazaba geldi

Balyoz gibi sağ yumruğunu vurup çamurlu toprağa

Kükreyip, bağırarak isyan etti Davulcu Eren

Haksızlığa, adaletsizliğe, kadere, sisteme, yönetime

“Bizi niye yarattın Ey Allah’ım, öz yurdumda garibim,

Sahipsizim, topraksızım, Per perişanım

Çocuklarımın yüzüne bakamaz oldum

Bu nasıl adalet, bu nasıl ülke

Dişimle, tırnağımla, bedenimle, canımla, kanımla

Gece gündüz çalışıyorum yine açım.

Vatandaşımız, soydaşımız olmayan

Ülkemiz, toprağımız uğruna bir bedel ödemeyen

Suriye vatandaşına binlerce bedava konut veren

13 milyon mülteciye 12 yıldır Katrilyonlarca harcayan

Devletimiz, yönetenlerimiz bizleri, kendi öz evlatlarını

Ülkesi için canını, kanını, yok sayıp bedel ödeyenleri

Neden görmez.”

Kendisini dehşetle ve korkuyla izleyen çadır ailesi dışında

Geniş, uçsuz bucaksız arazide kimse duymadı Davulcu Eren’in sesini.

Anayasamızda (41. maddesi ve sosyal devlet ilkesine göre) ailenin ve çocukların kutsal olduğu, devletin ailenin huzur ve refahını, mutluluğunu sağlayacak, koruyacak, tedbirleri alacağı hayatlarını kolaylaştıracağı,

Fakir, yoksul, mağdur vatandaşlarının yaşamını kolaylaştıran,

Koruyucu-kollayıcı tedbirleri alacağına dair hükümler bulunmaktadır.