Ankara Keçiören’de 2010’dan başlayarak Keçiören’in en kıymetli yerinde bir işporta pazarı kurulmaya başlandı. Zamanla yerleşik hale geçmelerine izin verildi. Barakadan bozma kapalı bir Pazar oluştu. Tamamen giyim üzerine satış yapan 250 dükkândan oluşan kapalı bir Pazar yeri ortaya çıktı. İsmini de Osmanlı Pazarı koydular. Güzel görünüyor. 250 aileye iş kapısı oldu. Para kazandılar. Kazandıkları parayla arabalarını yenilediler, ev aldılar, eşya aldılar. İşyerlerini sigortalamak için bir para harcamadılar, yangın söndürme sistemi kurmak hiç akıllarına gelmedi, bir yangın tüpü bile almaktan imtina ettiler. Kısacası kazandıkları tüm paranın keyfini çıkardılar. Ne kadar vergi verdiler onu da bilmiyorum. Sonra… 2015 yılında bir yangın çıktı. Tüm dükkanları kısa sürede sardı ve tamamı yandı. Esnaf perişan oldu. Alacaklılar para istiyor. Toplanıp, o zamanın başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’na gittiler. Yalvar yakar, ağla derken Davutoğlu bunların zararlarından epeycesini tazmin etti, belediye de barakaları yeniden yaptı. Çarşı tekrar ayağa kalktı. İyi, güzel bir yardımlaşma örneği.
Bu, olaydı.
Bu ülkede hep böyle oluyor. İşyeri kurup para kazanan bir vatandaşımız parasına kıyıp işyerine sigorta yaptırmıyor, yangın söndürme sistemleri için para harcamıyor, hiçbir tedbir almıyor, kazandığı parayı keyifle çatır çatır yiyor. Başına bela gelince, bir devlet kurumu bu zararı telafi etsin, devlet bana baksın moduna geçiyor. Depremlerde de öyle olmuyor mu. Müteahhit malzemeden çalıp paranın keyfine bakıyor, vatandaş aldığı malın kalitesine bakmadan ucuz olanı alıyor ve sigorta yaptırmak yerine o da parasının keyfine bakıyor. Deprem olunca, devlet baba bana ev yapıp versin diye bakınmaya başlıyor. Azıcık geç kalınacak olsa maazallah yollara düşüyor. Tamam da bu millet vergileriyle senin lüksünü karşılamaya, senin tedbirsizliğinin cezasını çekmeye mecbur mudur?
Bu, yorumdu.
Şimdi gelelim tenkit kısmına; bu işlerin kimsenin zarar görmeden veya en az zararla atlatılacağı sistemi kurmak devletin görevidir. Kişilerin keyfine bırakılırsa sonucun ne olduğunu on yıllardır defalarca gördük. Neden artık farklı bir çözüm yolu üretilmiyor. Bela geliyor, devlet tazmin ediyor. Dere yatağına ev yapıyor, sele giden evinin yerine devlet ev veriyor. Depremde evi yıkılana ev, hayvanı telef olana hayvan… veriyor da veriyor. Bu millet, vergilerinin çarçur edilmesinden ne zaman kurtulacak. Yıllardır neden farklı bir sistemi hayata geçirilmiyor? Her gelen iktidar mevcut duruma rötuş yaparak günü kurtarıp gidiyor. Dertler ve sıkıntılar birikip büyüyerek ve sürekli tekrar ederek önümüze konup kaldırılıyor. Devletin müfettişleri, savcıları her faciadan sonra aylarca mesul aramakla ve mahkemelerle meşgul oluyor. Yeter artık. Farklı bir yol bulunması lazım olduğunu görmüyor musunuz?
Bu, tenkitti.
Gelelim çözüm teklifine;
Fazla akıllı olmaya da gerek yok çok basit ve rantabl çözümler bulunabilir. Öyle çetrefilli işlere ve büyük adamlara da gerek yok. Liseli gençleri toplayıp olayı anlatsak emin olun şu mevcut durumdan bin kat daha akıllı çözümler ortaya koyabilirler. Ben çok basit birkaç teklifte bulunayım. Bir işletme açılacaksa, gerekli olan belgelere başta yangın ve hırsızlığa karşı olmak üzere sigorta zorunluluğu getirilsin. Sigorta şirketleri bu işyerlerini denetleme yetkisine sahip olsun zira zararı tazmin edecek olan onlar. Sigorta şirketinin denetiminden geçemeyen işyeri anında kapatılsın. Devletin ne işi var iş yeri denetlemekle. Yangın çıktığında zararı tazmin etmek zorunda olan sigorta şirketi bak bakalım o işyerini nasıl denetliyor. Burada çok basit birkaç kanun düzenlemesi yapılması gerekiyor. Sonra devlet ve belediyeler bu işlerden elini çekecek. Sigorta şirketlerini de bir üst bağımsız denetleyiciye denetletip, eksiği ve yanlışı görüldüğünde sert kurallarla sigortacılık hayatına son vereceksin. Kısaca, devlet işleri oto kontrol sistemiyle uzaktan izleyerek kontrol edecek. Ne işi var devlet kurumlarının ve belediyelerin yangın yönetmeliği takip etmekle? Gelsin sigortacı kontrolünü yapsın, eksikleri söylesin. İşyeri buna uymazsa, o zaman sigorta şirketinin şikâyeti ile maliye-belediye-zabıta (her ne ise) marifetiyle o işyerine kilidi vursun. Eksikleri olabilir ama demek istediğim, oto kontrol sağlayacak çözüm/çözümlerin bulunabileceğidir. Vatandaşın devlet memuruyla en az muhatap olacağı çözümlere odaklanmamız lazım. İyileri tenzih ederek söylüyorum ama eskiden trafikte, tapuda, nüfus dairelerinde, vergi dairelerinde yaşanan, söylemeye dilim varmıyor rüşvet ve yolsuzlukları yıllarca yaşadık. E devlet sayesinde bunların büyük ölçüde kökü kesildi. Trafikte de kasko ve trafik sigortası işlemleri büyük ölçüde güzel işliyor. İşler güzel tanzim edilirse emin olunuz vatandaş işlerini devletin müfettişinden ve polisinden daha güzel yapıyor. Devletçilik oynamaktan vazgeçebildiğimiz kadar işler güzel işliyor.
Çözüm teklifim mükemmel olmayabilir ancak basit de olsa bir ölçü vermeye çalıştım sadece.
Sadettin ŞAHİN
BİR OLAY-BİR YORUM-BİR TENKİT-BİR TEKLİF
Sadettin ŞAHİN
Yorumlar