Azınlık vakıflarına yeni bir statü kazandıran yasa 28 Şubat 2008 tarihinde kabul edilmişti. Hükümet, Kanun Gücünde Kararname (KGK) ile, Müslüman olmayan cemaat vakıflarının 1936’da beyan ettikleri tüm taşınmazların, özel mülkiyete konu olanlar dahil iadesini şimdi yasalaştırdı. Milli davranmayanlar, iftar sofralarında ağırladığı gayr-ı Müslim vakıfların yöneticilerine verdiği sözü tutmuş, Türk milletinin Ramazan alışverişine kendini kaptırdığı sırada çaktırmadan bu kanunu çıkarmıştır. Bu yasanın çıkışını malum basınımız Ramazan Bayramı öncesinde Azınlıklara “bayram müjdesi verildi” diyerek haber yaptı. Bayram kimin bayramı, müjde ise bu, kime veriliyor. Üstelikte kimin malı veriliyor. Önemi yok bunun. Bu yasa ile ortalama yirmi beş milyar dolar olduğu söylenen taşınmazlar, Gayr-ı Müslim vakıflara veriliyor. İçinde gece kulübü, evler, daireler, toplantı salonu, fabrikalar, oteller, mezarlıklar hatta futbol sahası bile var. Bu yasalar hepimizin bildiği gibi Avrupa Birliğinin talimatları doğrultusunda, Türk Milletinin de gazını alarak hükümet açısından doğru zamanlarda çıkarılan yanlış yasalar bunlar. Yasayı savunanlar, Devletlerarası Hukukun gerekliliğinin yapıldığını iddia edeceklerdir. Fakat devletler arası hukukta birde mütekabiliyet esası diye bir uygulama vardır. Yani biz buna karşılıklı eşitlik diyoruz. Benden bir şey istiyorsan sende bir şey vereceksin kısacası.
Hepimizin bildiği gibi On dokuzuncu yüzyılda Osmanlı imparatorluk topraklarından Anadolu’ya çekilirken bir çok vatandaşını çekildiği topraklarda bıraktı. Şimdi Türkiye’nin bütün komşu topraklarında soydaşı bulunmaktadır.
Batı Trakya Türklerinin Yunan meclisindeki temsilcisi Ahmet Hacıosman’ın açıklamalarına göre; 1978’den bugüne kadar onbinlerce dönüm arazilerine Yunan Devleti el koymuş, hatta Türklere ait vakıfların yönetimi bile Yunan Devleti’nin temsilcileri tarafından yapılmaktadır.
Bulgaristan’da yıllarca Komünist baskısı altında mallarına el konulduğu için yurtlarını, yuvalarını terk eden Türk kardeşlerimizin mallarının geri alınması için bir şey yapılmamakta. Üstelikte bu iki ülke Avrupa Birliği üyesidir.
Irak’ta Türkmenlerin mallarını Kürtler gasp ederken bir şeyler yapılmıyor,
Suriye’de Araplar el koymuşlar, Türk’ün mallarına,
Azerbaycan’da Ermeniler Karabağ’a el koymuş, bir milyon Azeri kardeşimiz yıllardır mülteci olarak yaşarken dünyanın sesi çıkmıyor.
Kıbrıs’ta Rumların sahte tapularla el koydukları Osmanlı vakıf arazilerini koruyamıyoruz.
Balkanlar’da yüzlerce vakıf malı camilerimiz, hanlarımız, tekkelerimize el koymuşlar.
Her zamanki gibi ilk adımı biz atıyoruz. Çok emin olmamakla birlikte, Bunu iyi niyet göstergesi olarak yapıyor olabiliriz. Barışa katkı olsun diye yapıyor olabiliriz. Fakat karşı taraf bunu anlayabilecek düzeyde olmadığını defalarca göstermiştir.
Bu ülkenin vatandaşı gibi hissetmeyen, hala Ekümeniklik iddiasında, kendini Devlet Başkanı gibi gören bir papaz’a bu verilenler Türk Milleti’nin içine sinmemiştir.
Sağduyulu Türk Milleti bunu da bir kenara yazmalı.