Kasetçi iktidar desek çok da yanlış dememiş olacağız galiba bu iktidar için Turgut Altınok ile başlatılan bu rezillik CHP eski Genel Başkanı Baykal’ın siyasi hayatını bitirmek noktasına kadar geldi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığında basit bir adaylık mücadelesi gibi görünürken artık Türk siyasetini yönlendirmek için kullanılan bir malzeme haline gelmiştir. Şimdi ise aynı siyaset düzenleyicileri MHP üzerinde oyun oynamaya başlamışlar. Başlattıkları kaset bombardımanı ile MHP Başkanlık divanında on kişinin istifasına kadar devam etti. MHP Genel Başkanlığından indiremedikleri Devlet Bey’i bu yolla yıpratma gayreti içerisine girmişlerdir. Muhtemelen bu kasetler aracılığı ile MHP’siz bir meclis sayesinde Anayasayı tek başlarına değiştirme çoğunluğunu elde edebilecek olan AKP böylece Okyanus ötesinden ( efendim okyanus ötesi derken yanlış anlamayın –ki öyle bir hastalığımız ortaya çıktı.- doğrudan Amerika’yı kastediyorum.)aldığı emirleri gerçekleştirmiş olacaklar. 

Bu sayede Türkiye’de tartışılmayan değerleri tartışmaya başlayacaklar ve federal Türkiye’nin önündeki bütün engelleri kaldırmış olacaklar. ÖSYM Başkanına gelen mail’in kimden geldiğini iki günde ortaya çıkaran hükümet hala kasetlerin yayınlayıcılarını bulmadılar veya bulamadılar. Tabiî ki bunları söylerken çıkan kasetlerin içeriklerine bütün ülkücü camia olarak üzüldük. Ülkücünün öncelikli ahlak sahibi olması gerektiğini biliriz. Hele bu makamda ki insanların uçkurlarını ve çenelerini tutmaları gerektiğini çok iyi biliyoruz. İnsan hata yapar fakat bu hatayı açığa vuran ondan daha fazla günahkar olduğuna inanırız. Müslüman’ın müslümanın ayıbını örtmesi gerekirken bunu bir siyasi malzeme olarak kullanıp kürsüde edep edep diye nutuklar atması asıl edepsizlik değil midir? Kaset skandallarının ülkenin gerçek gündemini saptırmış, özel hayat fütursuzca açığa vurulmuş. Ülke sorunlarını konuşmak yerine belden aşağı vuruşlarla gündemi meşgul etmek ne ülkeye nede insanlarına hiç bir fayda getirmeyecektir. 

Ülkenin kişilerin bireysel sorunları konuşacak lüksü yoktur. Bu durumu ortadan kaldırmak tekrarlanmasını engellemek bu konuda yaptırım da bulunmak Başbakanın görevidir. Seçimlere yirmi gün kala asıl söylenmesi gereken bunlar değil ülkedeki işsizlik, açlık, sefalet varken yapay gündemlerle halkı meşgul ediyorlar. Her işte bir hayır düşüncesinden hareket ederek, Milliyetçi cephede bu arınma hareketinden sonra camia daha da birbirine kenetlenmiş, Vatanseverleri meclis dışı bırakmak için yapılan bu komplo ters tepmişti. Vatan hainlerinin sayılarını artırarak gireceği öngördüğümüz bu mecliste Milliyetçilerin olamayacağı düşüncesi sağduyulu halkımızın tepkisine sebep olmuştur. Amaca ulaşmak için her yol mubah diyen bu zihniyet hem genel siyasette hem de yerel siyasette becerisizliklerini kapatmak için siyaseti başka mecralarda yapmaktadırlar. Kırıkkale’de milletvekili adaylarımızdan birisi seçim vaatlerini anlatırken şehrin milletvekili sayısını dörte çıkaracağız diyor. Sanki vekil sayısını üçe düşürenler kendileri değilmiş gibi, Sanki kendi köylerini kasabaya dönüştürmemişler gibi. Kendi köyüne hayrın dokunmayanların şehre ne hayırları dokunacağı tartışılır.