İstanbul’da yeniden yapılanma kılıfı ile, 15 lise öğrencilerine yapılan operasyonları, basından duyunca, ister istemez,bazı bilgileri, ilgililerden öğreniyoruz.Ülkede cinayetler, soygunlar, mafya ilişkileri,kurumlarda paralel,dinsel ve ideolojik yapılanmalar, rüşvet pazarlıkları,tüm kirlilikler, ne olduğu belirsiz,sığınmacı girişleri, güvenlik endişesi,kara para aklamaları, bunlar her alanı kaplarken,öğrenciler daha mı tehlikeli.Bunu anlamak zor, hukuk işlemeyince.Adalet olmazsa.
Ülkede,normal yardımlaşmayı bile, başka alanlara kaydıran hukuksuzluklar,insanlara korku getirmektedir. Aslında bu hukuksuzluğu yapanlar, kendi korkularını, dışa vuruyorlar. Çünkü güç,ya giderse elimizden endişesi var,bu sorunlu sorumlularda.
Bunları gördükçe “ Harper Lee’ nin “Bülbülü Öldürmek” romanı, aklıma geldi. Ayrımcılığın ve hukuksuzluğun,zirve yaptığı bir zamanda,cesur bir avukatın,iftiralara uğramış bir siyahı aileyi, savunmasının, şartlanmış bölgede,nasıl zorluklarla karşılaştığını anlatır eserinde.Yazarın, on yaşlarındaki duyguları, gördüğü, yaşadığı olayları,o günü, yıllar sonra,1960 ta,roman haline getirirken,o günün,benzerliklerini bu günlerle,kıyaslamamak mümkün mü? Elbette, değişik toplumların, acıları, sevinçleri, adaletsizlikleri, zulümleri, şiirlere, romanlara, filimlere konu olmuştur ancak, bu konular, kimilerini kurtarmış, kimilerini süründürmeye devam ediyor. Abdurrahim Karakoç”umudum her zaman bakidir amma,zaman kısa,ben yorgunum, yol uzun”derdi. Elbette zulüm hiç biz zaman devam etmez. Ne dem baki, ne gam baki diyen, Kanuni bile bunu söylemiş.Ancak zulmü yaşayanların, adaletsizliğe uğrayanların, hafızalarında bunlar unutulmaz, arşivleri “kin ve nefret”üretirse, toplumsal barışı yok eder. Bu romanda geçen ilginç bir söz var”istediğin kadar saksağan vur, bülbülü öldürmek günahtır.”anlayışı. Ötekini yok et,önemli değil düzeni.Bir insanın rengi ne olursa olsun, kendisine adil davranılması gereken tek yer, bağımsız yargıdır.Mahkemelerde, beyaz adamın davası ile, siyah adamın davası, karşı karşıya geldiğinde her zaman beyaz adam kazanır diyor,romanın temasında.Daha başlamadan, davayı kaybeden, namuslu insanların,yargı,siyasetin köpeğidir diyen anlayışın,iktidar destekçisi,güçün yargısından,adalet beklenir mi? Hitlerden, Kampoçya’nın tek partili milyonları öldüren “Pol Pot”zalim başbakanından, diktatörlerden,şikayet edenler, kendi ülkelerini görseler ve adaleti uygulasalar, olmaz mı?Eşit haklara evet, özel ayrıcalıklara hayır diyen bir anlayışı,yasalarla uygulamak niçin zor?Adaletsizliği yapanların,sıfatlarını çıkartırsan, geriye gerçekler kalır.Zulüm,ön yargılı insanlardan kaynaklanır.Adaletsizliği yaratanlar, bir gün güç elden gittiğinde, kendilerinizin getirdiği, mahalle hukuku ile kendi çocuklarınızın, da,sizlerin de,yargılanabileceğini hiç düşündünüz mü?İnsanlar sefaleti yaşarken, emekli, namerde muhtaç iken, çoklu,kontrolsüz maaşların sahipleri,bunların hesabı sorulmaz mı sanıyorsunuz? Aç insanların,hepsinin sizlerde alacağı var, bunları unutmayınız!
Mevlana” her şey,vaktini bekler, ne gül vaktinden önce açar, ne de güneş, vaktinden önce doğar.Bekle senin olan, sana gelecektir diyor. Bu millet,adaletsizliklerinizden, boğucu egemenliğinizden, bıktı. Böyle hukuksuz, keyfilikle,ülke yönetilmiyor. Bu işlerin sonu gelmez mi sanıyorsunuz? Bir cinayetin, siyasi pazarlıklarla anılması kirliliğin, çürümüşlüğün sonu değil mi?İskender’in,ölmeden önce, ibretlik vasiyetine, göz atın. Bir gün size de,böyle bir vasiyet lazım olabilir. Yazık, ülke, sorunlu sorumlular, sayesinde, yaşanmaz bir hale geldi. Tüm demokratların, aydınların, siyasetçilerin,basının,muhaliflerin vebali çoktur. Hele ki, adı sivil, güce bağlı kuruluşların, bunda veballeri daha da çoktur.
Ziya Paşa,devrinin aksaklıklarını anlatırken”
Ne günlere kaldık,ey gazi hünkar,
Eşşek mühürdar oldu, katır defterdar, sözlerini boşa söylememiş.Hak ve adalet arama, topyekün,meşru isyan ahlakının,sahiplerini arıyor.???12-05-2024 Kemal ALBAYRAK