Bu yazıyı toplumun mihenk taşı, baş tacımız annelerimize ayırmak istedim.
Uzunca yıllar Makedonya’da sünnet yaptım. Türklerin festivallerine katıldım. Osmanlı’dan geriye kalan Türk toplumunu inceledim. Sünnetlere çocuklarını anneler getirirdi, tıpkı bizim annelerimiz gibi. Kadınlar fiziki olarak çok güçlü. Çektiği sıkıntılardan mı, taşıdığı genlerden mi bilmem ama bizim annelerimize benzerlikleri çok yüksek.
Benim 1.50 boyunda güçlü fiziği ile güler yüzlü, Adile Naşit’e benzeyen annem gibi. Biz 3 erkek çocuğu büyüdük, babam ve 3 tane de dayım vardı. Kardeşlerimden en kısası 1.90 boyundaydı, annem aramızda kısa kalırdı. Tam 7 erkeği çekip çevirirdi. Tek maaş, bir çuval un alır, streç ile çörek ve hamur işi yapardı o kadar erkeği nasıl doyuracak. Tatlı niyetine helvayı evde yapardı. Börek açmak için kazanı kaynar suyla doldurur, elde börek yapardı. Hele ramazanda ve sahurlarda saatlerce çörek açmak için uğraştığını bilirim. Fırın imkanları da yoktu, ev sobalıydı. Sobanın odununu taşır, külünü boşaltır, çocukların bezini sobanın başında kuruturdu. Çamaşır yıkamak için kazan kaynatır, beyazları kaynattıktan sonra elde yıkardı. Çileli geçti hep anamın hayatı, fedakarca hep kendinden, ömründen harcadı.
Sorunlar desen hiç bitmez. Eşinden ayrılanların çocuklarını annem büyütür, okutur, iş sahibi yapar. Ankara’ya işe gidemeyen, yüzüğünü bozdurur, erzağını alamayana borç verirdi. Babamın akrabalarını annem Kırıkkale’ye getirir, eşyasını taşır, faydalı hale getirirdi. Dayımın sorunu da annemin sorunu olurdu. Dul kadınların alyanslarını annem yüzüklerini vererek tamamlatır, zekatını, fitresini dağıtır, kimin neyi verilecekse hatta bayram ziyaretlerinde bile kimlere gidileceğini hep annem ayarlardı. Kısıtlı imkanlarda yaparken, aileleri toparlamayı hiç ihmal etmezdi.
Ayşe teyzem bize de şunları yaptı diye.
Annem sayesinde bazı çevremdeki kadınları inceledim. Mesela amcamın hanımı oda annem gibi kısa boylu ve güçlü bir yapıya sahipti. Zor şartlarda 4 çocuğunu da üniversite okutmuştu. Hepsini topluma faydalı hale getirmişti. Dayımın birisinin hanımı da aynı şekilde çocuklarının eğitim yüklerini taşımıştı. Erkekler eve gelmez, çocuklarla ilgilenmezdi. Kadın sağlam olmasa aile parçalanmaya yüz tutmuştu.
Yemekleri, cenaze yemeklerini annem koşar, toparlardı. Bu aileleri yazmayacağım çünkü konumuz güçlü kadınlar.
Şunu anladım ki kadın ne kadar güçlü olursa toplum o kadar güçlü oluyor. Sloganımız da oradan geldi zaten. Güçlü ordu güçlü Türkiye. Kadını korumak lazım demek toplumu korumak içindi. Bugünün kızları geleceğin anneleri. Oğluma diyorum ki evleneceğin eşini seçerken kendinden önce çocuklarının annesini seç. Aileni de, seni de, çocuklarını da yetiştirip topluma kazandıracak kadın seç.
ANNE o kısacık boyunla o sapa sağlam karakterinle o yoklukta neler yaptın sen öyle. Kaç hayata dokundun. Ne hayatlar toparladın. Ne hayatlar birleştirdin. Kendin için yaşamadın, hep başkaları için yaşadın. Ben de o yüzden seni yazmak istedim anne. Seni çok özledim. Kokunu özledim, sesini özledim, ayaklarının altını özledim anne.
Kardeşlerim, dayılarım, evlatların hepsi sana minnettar anne.
Şimdi sormak isterim: O zor şartlar mı annelerimizi güçlü yaptı, yoksa annelerimiz mi o zor şartları güzelleştirdi?
ANNEME