Dış güçler
Askeri vesayet
Sivil demokrasi
Darbe anayasası
Yargı bağımsızlığı
Demokratikleşme
Milli ve yerli ekonomi
Dindar nesil yetiştireceğiz
Kitlelere rahat nefes aldıracağız
Hak ve özgürlükleri genişleteceğiz
Sana bana ne oluyor, nas ne olacak
Faizde, enflasyonda yükselemez
Dünyanın ilk on ekonomisine gireceğiz
Gözlerime iyi bak ekonomi gözlerdeki kıvılcımdır
Söylemleri, beyanatları derken;
Faiz, enflasyon, kiralar zirveye çıktı.
Gençler evlenmekten korkar hale geldi,
Mali, iktisadi, sosyal dengeler iyice bozuldu,
Ülke gündemindeki Ateizm yayılıyor yakınmaları,
Emeklilerin gözden çıkarılıp sefalete mahkûm edilmesi,
Mülteciler yüzünden ülkemizin yolgeçen hanına çevrilmesi,
Toplumsal huzursuzluğun daha da artıracağına dair röportajlar,
Fiyat yükselişleri ve hayat pahalılığının katlanamaz boyutlara ulaşması,
Ekonomik krizin yükünü yoksul halk yığınlarının sırtına atılması haberleri…
Bir yanda, baraj altı oy oranı ile bitme noktasına gelmiş partilerin desteği,
Öte yanda 1 başkan, 17 bakan, ülkenin tüm imkânları kullanılmasına rağmen
İstanbul seçimini bile kazanamamış, halk güvenoyunu kaybetmiş iktidarsız iktidar.
Ve hala krizler üzerinden ittifakı kurtarma hesapları yapan yönetemeyen yönetim.
Kaybolmaya yüz tutan toplumsal karşılılıklarına,
Kontrolsüz şekilde baş aşağı giden bir ekonomiye,
İktidarlarını kaybedecek konumuna gerilemelerine,
Her gün derinleşen yurttaşların geçim sıkıntısı feryatlarına,
Var olan iktisadi kaynakların çoğunu israf, savurganlıkla tüketmelerine,
Halkı refaha kavuşturabilecekleri ekonomi programları tükenmesine rağmen;
Toparlanmanın “Yumuşamayla”, “Yeni Sivil Anayasa yapmayla”
Dışardan gelecek sıcak para ve iç talebi kısmakla olacağına,
İnanan, direnen, inat eden siyasi irade ya da iktidar bloğu.
Dayatılan "Siyasette diyalog, yumuşama, anayasa" gündemleri,
Toplumun acil çözüm beklediği sorunların üzerini örtüyor.
Halkın gündeminden siyasetin gündemini birbirinden koparıyor.
İktidarlarını kaybetmemek için “Oy vermezseniz hizmet gelmez”
Diyerek halkı tehdit eden, baskıya ve şiddete başvuran,
Topluma vaat edebilecekleri argümanları, hikâyeleri,
İmajını tazeleyebilecekleri yeni bir yolu kalmayanlar,
Siyasi kurnazlıklarla “sivil anayasa” tabiri kullanarak
Yeniden güç kazanma fırsatları arıyorlar.
Asgari ücret, işçi ve memur ücretlerinin düşüklüğü,
Geniş halk kesimlerinin ağır geçim koşulları altında yoksullaştığı,
Yüksek kredi kartı faizleriyle günden güne borç batağına gömüldüğü,
Emeği, alın teriyle geçinen sabit gelirli milyonların ekonomik varoluş savaşı verdiği bir ortamda,
Anayasa değişikliği yapmak ülkenin ve toplumun şimdilik “acil, öncelikli” sorunları içinde değildir.
Üstelik Anayasa Mahkemesi Kararlarını tanımam denilen, 177 maddelik anayasanın 43 maddesi hariç diğer bütün
maddeleri 22 yılda değiştirilen bir süreçte ancak; “Fatiha’nızdan vaz geçtik mezarımızdan taş çalmayın” denebilir.