Kırıkkale'nin resmi kayıtlara geçmiş 54 türküsü bulunuyor.
Türkülerin başında ise merhum Hacı Taşan'ın 'Allı Turnam bizim ele varırsan.' türküsü yer alıyor . Kırıkkale'nin en tanınmış türklerinden bir tanesi ise Bahri Altaş'ın Bir Yiğit Gurbete Gitse türküsüdür.
54 türkünün dağılımı ise 26 kırık hava ,1 oyun havası ve 23 uzun havadan oluşuyor. Tepertuar dışında ise 4 tane Türkümüz yer alıyor. Repertuar dışındaki türküler arasında Seyit Çevik'in yazmış olduğu Ankara'nın Bağları türküsü de yer alıyor. Anadolu'nun kavşak noktasında bulunan ilimiz özellikle Abdal kültürünün etkisinde kalarak yörenin zenginliğini dogasını insan yaşamına ,sevdasını ve doğa olaylarını işlemektedir.
TÜRKÜ NEDİR ?Türküler(imiz), dilimizin tuzu biberidir. En iyi tariflerinden biri Bedri Rahmi Eyüpoğlu tarafından yapılmıştır:
“Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım…
Ah bu türküler, türkülerimiz, ana sütü gibi candan, ana sütü gibi temiz.
Dilimizin tuzu biberi…
Memleket ahvalini onlardan sor; kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen’i!
Öleni, kalanı, gidip de dönmeyeni…
Ben türkülerden aldım haberi!
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak, hiledir hurdasız, çırılçıplak...
Ne düzeni belli, ne de yazanı…
Altlarında imza yok ama, içlerinde yürek var!”
Âşkı, derdi, acıyı, neşeyi, kahramanlıkları veya yaşananları anlatarak ölümsüzleştiren “Türküler, deyişler umut verir, güç verir. Bu duygular seçimlerimizi özgürce yapmamızı sağlar. Türküler özgürleştirir, nefes aldırır.”
Yaşamın bağrından kopup gelen duygu ve düşüncelerden esinlenerek dillerden dillere uzanarak zamanla anonim hâle gelen türküler(imiz) asla boş yere yapılmazlar; Neşet Ertaş’ın, “Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur,” deyişindeki üzere.
Evet, tarihin kolektif hafızası; güneş ile toprağın sesidir türküler(imiz); halkların ortak, evrensel dilidir; halkların kardeşliğidir
Türk milletinin tarihsel derinliğini, geleneklerini ve toplumsal olayları, halk mimarisini, halk hekimliğini, hayvan ve bitki bilgisini, dinî bilgileri, hayata dair hemen her şeyi “Türkü”lerde görmenin mümkün olduğu ve bu anlamda “Türkü”nün, Türk milletinin hafızası gibi olduğu anlatılmıştır. Ayrıca araştırmanın amacı, problemi ve yöntemi de Giriş bölümünde ifade edilmiştir. Birinci bölümde “Türkü” sözünün yaygın olarak bilinen “Türk’e Ait” anlamının yanında “Türk Küyü” Türk ezgisi anlamına gelebileceğine temas edilmiş, bu konuda araştırıcıların görüşlerine yer verilmiştir. Çalışmanın İkinci Bölümü’nde “Söz Bakımından Türkü” konusu, “Söz ve Ezgi”, “Türkülerde Söz Unsuru” başlıklarıyla incelenmiştir. Üçüncü Bölüm’de “Ezgi Bakımından Türkü” konusu araştırıcıların görüşlerine dayanarak işlenmiştir. Sonuç Bölümü’nde insanın yapı olarak müzik yeteneğiyle donatılmış olduğu ve bu yeteneğini kullanarak önce doğadaki sesleri taklit ettiği, sonra da müzik eseri değerinde üretimler yaptığı anlatılmıştır. Bu bölümde ayrıca, Türk müziğinin kaynağı, önce sözün mü müziğin mi olduğu ve Türk müziğinin bir medeniyet müziği olduğundan bahisle, “Türkü”nün bu zenginliğin en temel öğesi olduğuna vurgu yapılmıştır. Son olarak, bu çalışmanın esas konusu olan söz ve ezgi konusunun “Türkü”deki durumu aktarılmıştır.