Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca, basın açıklamasında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi”ne ilişkin değerlendirmesiyle sözlerine başlayan Kutluca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’yi bir çıkmaza soktuğunu ifade etti. Bugünkü anlayışla ekonominin düze çıkmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Kutluca, dar gelirli ailelerin artık temel gıda maddelerine dahi ulaşmakta güçlük çektiğine işaret etti. Bütçeden faize ayrılan payın Cumhuriyet tarihinin en büyüğü olduğunu belirten Kutluca, “2023 bütçesinde faize ayrılan pay, 550 milyar lira; ulaştırma, eğitim, tarım, sağlık neredeyse bütün alanlardaki yatırımları toplasanız, faize ödenen paraya ulaşamıyor” dedi. 

 “HALKI ESİR ALMIŞ BİR YOKSULLUK, TEPEDEN TIRNAĞA BİR İSRAF, RÜŞVET VE YOLSUZLUK DÜZENİ VAR”
 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’yi ekonomik olarak da bir çıkmaza soktuğuna dikkat çeken Kutluca, şöyle konuştu:                                                                                                                                                                   Halkın büyük çoğunluğunu esir almış bir yoksulluk, tepeden tırnağa bir israf, rüşvet ve yolsuzluk düzeni var ülkemizde. Halkın alım gücü her geçen gün azaldı. Bırakın ev alma hayallerini, artık büyük bir çoğunluk için düzgün bir evde oturabilmek, kirasını ödeyebilmek hayal oldu, biliyoruz.”

Kutluca, bütçe görüşmelerinde faize ayrılan payın büyüklüğüne dikkat çekerek, “2023 bütçesinde faize ayrılan pay; 550 milyar lira, aynı bütçede tarıma ayrılan pay ise sadece 64 milyar lira! Cumhuriyet tarihinin en büyük faiz rekoru kırıldı. Ulaştırma, eğitim, tarım, sağlık neredeyse bütün alanlardaki yatırımları toplasanız, faize ödenen paraya ulaşamıyor” diye konuştu.

 “MİLLETİMİZİN BEKLENTİ VE İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAN BİR ÖNERİ HAZIRLANMIŞTIR”

Altılı Masa tarafından geçtiğimiz gün kamuoyu ile paylaşılan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi’ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kutluca, anayasa teklifinin sadece 6 partinin değil tüm vatandaşların hassasiyetine uygun olarak hazırlandığını belirterek, “Gerçekten bu konuda titiz bir çalışma ortaya konulmuş; alanında uzman hukukçuların, akademisyenlerin, STK temsilcilerinin, kanaat önderlerinin ve araştırma kuruluşlarının görüş, değerlendirme ve tekliflerine başvurulmuştur. Bizler en temelde; hukuk devletini ortadan kaldıran, bugünkü kural tanımaz ve keyfi yönetim anlayışını değiştirmekte kararlı olduğumuzu ortaya koymuş olduk.

Aslında biz bu teklifle bütün anayasayı ele alıp değiştirme iddiasında değiliz. Sadece Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçerken yeni sistemin daha verimli çalışabilmesi için düzenlemeler yer aldı. Bu öneriler ile milletimizin ihtiyaç ve beklentilerine uygun bir sistemin ortaya çıkması için azami çaba gösterilmiştir” dedi.

“KURAL TANIMAZ VE KEYFİ YÖNETİM ANLAYIŞINI DEĞİŞTİRMEKTE KARARLIYIZ”

Hazırlanan anayasa önerisi ile birlikte anayasa tarihinde yer alan girişimlerde yeni bir sayfa açıldığına dikkat çeken Kutluca, çok partili hayata geçişten sonra şahit olunamayan bir mutabakat ortamında bu geçişin sağlanmaya çalışıldığını ifade ederek, “Unutmayalım ki birbirlerinde çok farklı geleneklere ve programlara sahip 6 parti bu adımı atıyor. İş bu istişare, çoğulculuk ve uzlaşma ilkeleri doğrultusunda hazırladığımız bu toplumsal sözleşme taslağında şu konuları özellikle gündeme getirme gereği duyduk. Etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı, kurumsal kültürün hakim olduğu bir kamu yönetimi anlayışı, kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik ve adil bir sistemi inşa etme anlayışı. Bizler en temelde; hukuk devletini ortadan kaldıran, millet egemenliğini tek bir kişinin iradesine hapseden bugünkü kural tanımaz ve keyfi yönetim anlayışın değiştirmekte kararlı olduğumuzu ortaya koymuş oluyoruz bu teklif ile” ifadelerini kullandı.

“BU ANAYASA TASLAĞI; ORTAK AKLIN, İSTİŞARENİN VE UZLAŞININ ÜRÜNÜDÜR”

Anayasa çalışmasının bir hükümet sistemi değişikliğinden ibaret olmadığının altını çizen Kutluca, vatandaşların haklarını önceleyen bir sistemin öncelendiğini ifade ederek, “Vatandaşın devlete karşı ödevlerini merkeze alan bir bakış açısı yerine, vatandaşlarımızın hak ve hürriyetlerini önceleyen yeni bir paradigma ortaya koyuyoruz. Bu çok önemli bir değişim. Devleti kutsayan ve herkesin devlete çok büyük bir borcu varmış, devlet herkesin üstündeymiş gibi bir anlayışın yerine devlet herkes için yaklaşımını ortaya koyuyoruz. Milletin oluşturduğu devlet vatandaşa hizmeti hedef olarak görmelidir. Bundan dolayıdır ki bu anayasada; tahakküm değil eşitlik, çifte standart değil adalet, baskı değil insan hakları esas olmaktadır. Bu anayasada; milletin özgürlüğü, refahı ve huzuru esas alınmıştır. Ve bilinmelidir ki; bu anayasa taslağı, tek bir adamın iki dudağı arasından çıkmış değildir! Daha önce de belirttiğimiz gibi bu taslak; ortak aklın, istişarenin ve uzlaşının ürünüdür” diye konuştu.

 “TÜRKİYE, BU DENLİ KÖTÜ TABLOYA SEBEP OLAN SİSTEM İLE İLERLEYEMEZ”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’yi bir çıkmaza soktuğuna dikkat çeken Kutluca, sistem değişikliğinin ardından başta ekonomik olmak üzere birçok alanda derin bir çıkmaza girildiğini belirterek, “Vatandaşı belki derinden en çok etkileyen yüksek enflasyon, işsizlik, borçluluk ve giderek artan cari açık bunun tersi iddia ediliyor ama bu sıkıntı niye. Halkın büyük çoğunluğunu esir almış bir yoksulluk, tepeden tırnağa bir israf, rüşvet ve yolsuzluk düzeni var ülkemizde. Hasara uğramış devlet anlayışı ve devlet kurumları ile karşı karşıyayız. Geçmişin birikimi ve geleneğiyle bağı kopmuş bir devlet mekanizması işliyor şuanda. Keyfî işleyen bir hukuk ve yargı sistemimiz var. Bir tenkit ile iktidar ve muhalefetin karşı karşıya geldiği zamanda farklı bakılan bir adalet anlayışı var ülkemizde. İstişare ve ortak aklı bir kenara bırakmış yürütme erki var ülkemizde. Gücü zayıflatılmış ve atıl bırakılmış çelişkiler ile ortada bırakılmış bir yasama var ülkemizde. Açıktır ki Türkiye, sadece son birkaç yılda bu denli kötü bir tablo ortaya çıkaran bir sistemle ilerleyemez” dedi.

“DAR GELİRLİ AİLELER İÇİN ARTIK TEMEL GIDA ÜRÜNLERİNE ULAŞMAK DAHİ ZOR”

Uygulanan sistemin değişmeden ekonominin düze çıkmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Kutluca, vatandaşların ciddi sıkıntılar ile karşı karşıya kaldığının altını çizerek, “Resmi enflasyon her ne kadar farklı gösterilmeye çalışılsa da yüzde 15’lerde iken, bugün üç haneli rakamlara dayandı. Yoksulluk ve işsizlik artarken, halkın alım gücü her geçen gün azaldı. Bırakın ev alma hayallerini, artık büyük bir çoğunluk için düzgün bir evde oturabilmek, kirasını ödeyebilmek hayal oldu biliyoruz. Birkaç yıl önce dar gelirli aileler için et almak zordu; şimdi ekmek, süt, yumurta, patates gibi eskiden çok ucuz olan en temel gıda maddelerini bile alamaz hale gelen yüz binler, milyonlarca insanımız var. Özel okula göndermenin zorluğundan değil, artık devlet okulundaki çocuğunun kantin ve kırtasiye masraflarına yetiştiremeyen, kaldıramayan aileler var. Artık özel hastanelere gidemeyenleri değil, devlet hastanelerindeki muayene ücretini ve ilaç parasını dahi denkleştiremeyen yine binlerce, yüzbinlerce aileden bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.

“GÖRÜYORUZ Kİ CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK FAİZ REKORU KIRILDI”

Uygulanan sistemin bütçe görüşmeleri karnesinin iyi olmadığını ifade eden Kutluca, bütçe görüşmelerinde faize ayrılan bütçenin büyüklüğünün yanında çiftçiye ayrılan bütçeye dikkat çekerek, “2023 bütçesinde faize ayrılan pay; 550 milyar lira aynı bütçede tarıma ayrılan pay ne kadar? Sadece 64 milyar lira! Tarım bakanı öyle bir mantıkla ortaya çıkıyor ki sanki bakanlığın bütçesini çiftçiye verilecekmiş gibi konuşuyor. Kendi çıkardıkları kanunda milli gelirin yüzde 1’inden daha azı tarıma ayrılamaz dediler, ayrılan pay gerçekte 160 milyar liranın üzerinde olmalı. Yarısını bile vermiyorlar. Onun için Hükümete sormak istiyorum,  Burada çiftçi nerede? Tarım nerede? Üretici nerede? Nerede nas! Biz bu bütçe ile görüyoruz ki Cumhuriyet tarihinin en büyük faiz rekoru kırıldı. Ulaştırma, eğitim, tarım, sağlık neredeyse bütün alanlardaki yatırımları toplasanız, faize ödenen paraya ulaşamıyor. Sonra da siz kalkıp kürsülerde ‘nas var, nas’ diye nutuk atacaksınız!” diye konuştu.

“EKİLMEYEN ARAZİLER DURURKEN BAŞKA ÜLKEYE GİTMEK NEDEN, ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL”

Bütçe görüşmeleri sırasında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından kullanılan, “Dünyada devletin fabrika kurduğu zamanlar geride kaldı” sözünü hatırlatan Kutluca, bazı problemlerin çözülebilmesi için devletin her alana girmesi gerektiğini ifade ederek, “Tedbirler alınmazsa insanlar yatırım yapmazlar, cesaret edemezler. Önce özel sektör teşvik edilmeli. Çünkü yatırım ne olursa olsun bir risktir. Tabi bunları söylerken, devlet yatırım yapmazdan market mi açar? Devlet inşaatta yapıyor. Türkiye’nin en büyük müteahhiti devletin kendisi. Fabrika yapmaz dediğiniz iktidarınız hayvancılık yapıyor; Romanya’dan, Ukrayna’dan, hatta Uruguay’dan hayvan ithal edip, kendi besicisinin karşısına rakip olarak çıkar mı bir devlet. Neden çünkü inekler kesiliyor. Neden bu ülkede hayvancılık geriliyor çünkü devletin sakat tutumundan dolayı. Kendi vatandaşına sahip çıkacağına karşısına rakip çıkıyor. Zararını fark edemiyor. Fabrika yapmaz dediğiniz devlet, kendi arazileri ekilmeyi beklerken; yurt dışında arazi kiralayıp, kendi çiftçisinin karşısına rakip olarak çıkar mı? Memlekette ekilmeyen yüzde 10 civarında tarım arazisi var bu arazileri ekmek yerine yurtdışına gitmenin mantığını anlamak mümkün değil” dedi. İktidarın, dikkatleri başka yöne çekmek için afaki sözlerde bulunduğuna dikkat çeken Kutluca, Türkiye’nin sözlere değil köklü değişimlere ihtiyacının olduğuna dikkat çekerek, “Yeni anayasa teklifimiz, bu değişimin en önemli adımlarından birisidir diye düşünüyoruz. Bizler adil, güçlü, müreffeh ve demokratik bir Türkiye’yi kurmaya kararlıyız. Altını kalın harflerle çizerek söylüyorum ki her şeyden önce, anlayamadığınız bir problemi çözemeyeceğinizi anlamaya mecbursunuz! Ortada bir problem var. Bu problemin nereden kaynaklandığını anlayamıyorlar ama çözmeye çalışıyorlar. Bu arkadaşların en büyük problemi teşhis koyamadıkları problemleri çözmeye çalışmalarıdır. Bu konuyu idrak edemezler. Maalesef, bu iktidar ülkemizin ve insanımızın problemlerinin gerçekte ne olduğunu ya anlamıyor ya da anlamamazlıktan geliyor. Bu nedenle sürekli olarak ya çözüm üretmiş gibi teklifleri ortaya koyuyor ya da sadece çözüm üreteceklermiş gibi yeni sözler veriyorlar!” diye konuştu.


Editör: TE Bilisim