Eğitim-İş Kırıkkale İl Temsilcisi Saim Cengiz, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında, kadınların toplumsal hayatta karşılaştığı eşitsizliklere ve kadına yönelik şiddete dikkat çekerek, İstanbul Sözleşmesi'ne yeniden dönülmesi çağrısında bulundu.

Cengiz, 8 Mart’ın kadınların yüzyıllardır süren eşitlik ve özgürlük mücadelesinin sembolü olduğunu belirterek, 1857 yılında New York'ta yapılan grevde yaşamını yitiren 129 kadın işçiyi ve emek mücadelesinde hayatını kaybeden tüm kadınları saygıyla andıklarını ifade etti.

Kadınlar İş Hayatında Geri Planda Bırakılıyor

Basın açıklamasında, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranının %35 seviyesinde kaldığını ve bu oranın dünya ortalamasının oldukça gerisinde olduğunu vurgulayan Cengiz, kadınların yönetici pozisyonlarında %20, parlamentoda ise yalnızca %17 oranında temsil edildiğine dikkat çekti. Kadınların iş yaşamında erkeklere kıyasla daha düşük ücretlerle çalıştığını, yönetim ve sosyal hayatta sınırlı yer bulabildiğini ifade etti.

Ayrıca, cinsiyetçi iş bölümünün kadınları ev içi sorumluluklarla daha fazla yüklediğini belirten Cengiz, kadınların iş hayatında mobbing ve taciz gibi olumsuzluklarla karşı karşıya kaldığını dile getirdi. Bu durumun kadınları bireysel yoksulluk ve toplumsal yoksunluğa sürüklediğini söyledi.

Kadın Haklarında Geriye Gidiş Var!

Cengiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün kadın haklarını toplumsal ilerleme için bir gereklilik olarak gördüğünü hatırlatarak, Türkiye’nin birçok Avrupa ülkesinden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan bir ülke olduğunu vurguladı. Ancak son yıllarda kadın haklarında gerileme yaşandığını, kadınların eğitimde, istihdamda ve karar alma mekanizmalarında arka plana itildiğini belirtti.

Çocuk yaşta evliliklerin hâlâ önemli bir sorun olduğunu ifade eden Cengiz, resmi verilere göre 2024 yılında ilk evliliğini yapan kadınların ortalama yaşının 25,8’e yükseldiğini, ancak çocuk yaşta evlendirilen ve eğitimden mahrum bırakılan kız çocuklarının sayısının hâlâ azımsanmayacak kadar yüksek olduğunu dile getirdi.

Kadına Yönelik Şiddet Artıyor!

Kadın cinayetlerinin Türkiye’de artık bir toplumsal kriz haline geldiğini belirten Cengiz, 2024 yılında 394 kadının öldürüldüğünü, 258 şüpheli kadın ölümünün yaşandığını açıkladı. Mevcut yasaların yeterince caydırıcı olmadığını, cezasızlık politikalarının katilleri cesaretlendirdiğini ifade etti.

Cengiz, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının kadınların yaşam hakkını doğrudan hedef aldığını belirterek, kadın cinayetlerini ve şiddeti önleyebilmek için somut ve caydırıcı politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

Somut Adımlar Atılmalı!

Kadınların toplumsal yaşamda eşit ve özgür bireyler olarak var olabilmesi için somut adımlar atılması gerektiğini belirten Cengiz, şu taleplerde bulundu:

  • İş yerlerinde kadınlara yönelik ayrımcılığın sona erdirilmesi,
  • Eşit işe eşit ücret ilkesinin benimsenmesi,
  • Kadınların iş gücüne katılımını teşvik edecek politikaların geliştirilmesi,
  • Kadın istihdamını artırmak için kreş desteği, esnek çalışma saatleri ve güvenceli iş koşullarının sağlanması,
  • İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden dönülmesi,
  • 6284 sayılı yasanın eksiksiz uygulanması,
  • ILO 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi'nin Türkiye tarafından onaylanması,
  • Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için faillerin en ağır cezalarla yargılanması ve caydırıcı önlemlerin artırılması.

Cengiz, yalnızca cezai yaptırımların yeterli olmadığını, kadınların güvenli bir yaşam sürdürebilmesi için koruyucu ve önleyici politikaların bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.

“Kadınların Özgür ve Eşit Olduğu Bir Türkiye Mümkün”

Kadın emeğinin sömürülmediği, kadınların toplumsal yaşamda hak ettiği yeri aldığı, şiddetin son bulduğu bir Türkiye için mücadelenin devam edeceğini vurgulayan Cengiz, “Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü! Yaşasın kadın mücadelesi!” ifadeleriyle açıklamasını sonlandırdı.

Kaynak: Eğitim- İş Kırıkkale Şubesi