Türk Siyaseti Kadınla Mümkün

Abone Ol

Toplumun yarısını oluşturan kadınlar, siyasetin kenarında değil merkezinde olmalıdır. Çünkü kadın elinin değdiği her işte olduğu gibi, siyasette de bereket, disiplin ve vicdan kendini gösterir. Türk siyaseti, kadının sezgisiyle, emeğiyle ve adalet duygusuyla güçlenir.

Kadın; evinde sabrın, toplumda dirayetin, devlette düzenin adıdır. Tarih boyunca Türk kadını sadece bir ailenin değil, bir milletin temel direği olmuştur. Nene Hatun’un cesareti, Şerife Bacı’nın fedakârlığı, Halide Edip’in kalemi… hepsi bu toprakların kadınına ilham veren birer abidedir. Her biri, “vatan” denildiğinde tereddüt etmeden öne çıkan o asil ruhun temsilcisidir.

Bugün siyasetin en çok ihtiyaç duyduğu şey, işte o ruhtur. Çünkü siyaset sadece yönetmek değil, gönül taşımaktır. Kadınlar siyasete katıldığında, meseleler sadece akılla değil, vicdanla da değerlendirilir. Bir annenin sezgisi, bir bacının adaleti, bir eşin sabrı siyasete bambaşka bir ahenk katar.

Kadın siyasette makam için değil, hizmet için vardır. Onun dünyasında unvanın değil, duanın değeri büyüktür. Bu yüzden kadının dokunduğu siyaset, daha insani, daha vicdanlı, daha üretkendir.

Unutulmamalıdır ki; kadın ayağa kalkarsa millet dirilir, kadın susarsa vicdan susar.
Türk siyaseti, kadının aklıyla yoğrulmadıkça tam olamaz; onun duasıyla, emeğiyle, dirayetiyle güç bulmadıkça millet de tam anlamıyla yükselemez.

Bu yüzden diyorum ki; gerçek kalkınma, gerçek adalet, gerçek siyaset ancak kadınla mümkündür. Çünkü bu vatan, kadının duasıyla ayakta durur; onun yüreğiyle büyür, onun ferasetiyle geleceğe yürür.