Kırıkkale’nin Keskin ilçesine bağlı Köprüköy’de yaşayan ve “Köprüköylü Şair” olarak tanınan isimsiz bir şairin hayatı ve eserleri, köyün kültürel belleğinde önemli bir yer tutuyor. Onlarca defter dolusu şiir kaleme alan şair, aşk acısı çekenlerin yüreği daha da yanmasın diye bazı defterlerini yayımlatmamış, hatta bir kısmını yakmayı tercih etmiş. Bu karar, onun şiirlerinde duyguyu ne kadar derin yaşattığını ve yazdıklarının ne kadar etkileyici olduğunu gösteriyor.
Hayatın İçinden Satırlar
Köprüköylü Şair’in dizeleri, kayadan daha sert, dağlardan daha heybetli bir duruşu yansıtıyor. Onun yanında olmak, sanki asırlık bir çınarın gölgesine sığınmak gibi bir huzur veriyor. Her sözü, yılların deneyimini ve hayatın acı tatlı derslerini içinde barındırıyor. Köyde onu tanıyanlar, sohbetlerinin bir ansiklopedi gibi bilgi dolu olduğunu, dinleyene yeni ufuklar açtığını anlatıyor.
Kültürel Miras ve Edebiyat
Köprüköy’ün bu isimsiz şairi, yalnızca bireysel bir hikâye değil, aynı zamanda Kırıkkale’nin geçmişteki sözlü edebiyat geleneğinin canlı bir temsilcisi olarak görülüyor. Onun satırları, adeta bir kitabın sayfalarını çevirmek gibi; her cümlede yeni bir pencere açılıyor, her öğütte insan kendini biraz daha buluyor. Şair, yalnızca yol gösteren değil, aynı zamanda hayata nasıl tutunulacağını öğreten bir rehber niteliği taşıyor.
Bir Neslin Hafızası
Köprüköylü Şair’in eserleri, köyde ve çevrede bir kuşağın duygularını, hayallerini ve özlemlerini kayıt altına almış birer belge niteliğinde. Bugün bile onun adının geçmesi, köyde bir saygı ve hüzün duygusu uyandırıyor. Defterlerinin bir kısmı yok olsa da, hatıraları ve dizeleri hafızalarda yaşamaya devam ediyor.