Kırıkkale’nin Hasan Dede kasabası, ismini bölgenin manevi önderlerinden biri olan Hasan Dede’den alır. Anadolu’da yüzyıllar boyunca pek çok din ve kültürün iz bıraktığı bu topraklarda, Hasan Dede de halk tarafından büyük saygı gören bir eren olarak tanınır. Horasan diyarından Anadolu’ya göç eden Hasan Dede, sekiz dervişiyle birlikte Kırıkkale’nin bu bölgesine yerleşmiş ve bölgenin gelişiminde önemli rol oynamıştır.
Hasan Dede, 1515 yılında Suluca Karahöyük’e (Hacı Bektaş) gelerek burada yerleşir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Viyana Kuşatmasına katılan Hasan Dede, daha sonra bugünkü Hasan Dede kasabasına yerleşir. Bölgede bağcılık ve bahçecilikle uğraşan Hasan Dede, özellikle yetiştirdiği büyük karpuzlar nedeniyle ün kazanmış, hatta "Karpuzu Büyük Hasan Dede" olarak anılmaya başlanmıştır.
Manevi kişiliğinin yanı sıra, Türk Halk Edebiyatı’nda da önemli bir yer edinen Hasan Dede, hece ve aruz ölçüsü ile yazdığı şiirleri ve deyişleriyle tanınır. Bektaşi şairleri arasında saygın bir konuma sahip olan Hasan Dede’nin en bilinen eserlerinden bazıları “Budin Türküsü”, “Tameşvar Türküsü” ve “Eşrefoğlu al haberi”dir.
Hasan Dede ve evlatlarının kabirleri, Hasan Dede Camisi’nin batı duvarına bitişik türbede yer alır. Türbe, sekiz köşeli bir kubbe ile örtülmüş olup, caminin yeşillikler içindeki bahçesinde Hasan Dede’nin torunlarının mezarları da bulunmaktadır. Caminin inşası, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından yapılmış olup, caminin kasabaya bakan girişinde Hacerü’l-Esved’in bir parçası bulunduğu rivayet edilen Mekke taşı yer almaktadır.
Bölgedeki halk, Hasan Dede’nin manevi etkisini ve kültürel mirasını yaşatmaya devam etmektedir. Kasabanın tarihi ve efsanelerle dolu geçmişi, ziyaretçilerin ilgisini çekerken, Hasan Dede’nin bıraktığı manevi iz, Kırıkkale’nin önemli duraklarından biri olarak kabul edilir.