Bir Davete İcabet

Abone Ol


Umre yoluna çıkmak, aslında bir davete icabet etmektir. O davet, Rabbimizin kalplere işlediği, gönülleri harekete geçiren, kulunu huzuruna çağıran bir davettir. Yola çıkarken insanda tarifi zor bir heyecan vardır; bilinmeyene doğru adım atmak, Allah’ın misafiri olmak, yolculuğun kendisi bile kulun iç âleminde derin bir titreşim uyandırır. Havalimanında beklerken, uçağa binildiği anda bile kalpte bir çarpıntı başlar; “Ben nereye gidiyorum? Rabbim beni çağırdı ve ben yoldayım.”
Mekke’ye varınca, o ilk anda göz göze gelinen Kâbe, kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir manzaradır. Kalbin dili çözülür, gözler konuşur, dudaklardan dualar dökülür. İnsan, yıllardır yöneldiği kıblenin tam karşısında, Rabbi’nin eviyle buluşmanın tarifsiz huzurunu yaşar.
Uzman bir rehber eşliğinde adım adım yapılan ziyaretler, sadece bir gezi değildir; her adımda bir sahabe hatırası, her köşe başında bir peygamber nişanı vardır. Ziyaret edilen her mekân, kulun kalbinde yeni bir pencere açar. Ravza’ya varıldığında ise, Resûlullah’a olan hasret, gözlerden taşar. O mübarek bahçede yapılan dua, ömre bedeldir.
İbadetler derinleştikçe, kalpte bir arınma hissi doğar. Kul, dolup taşar; affedildiğini, yüklerinden kurtulduğunu, Rabbine biraz daha yakınlaştığını ümit eder. Umre, bir yönüyle günahların silinmesi, diğer yönüyle kalbin yeniden dirilmesidir.
Ne var ki her yolculuğun bir dönüşü vardır. Memlekete dönme vakti geldiğinde, yürekte iki zıt duygu aynı anda yaşanır: Bir tarafta sevdiklerine kavuşmanın sevinci, diğer tarafta Kâbe’den, Ravza’dan ayrılmanın yakıcı hüznü. Uçak kalkarken gözler tekrar tekrar arkasına bakar; “Rabbim, ne olur beni yine çağır” diye içten içe dua edilir.
Umre yolculuğu, sadece gidip gelmek değil; kalbin yenilenmesi, ruhun kanatlanması, insanın kendini yeniden bulmasıdır. Bu yolculuğa çıkan herkes bilir ki, oradan döndükten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Çünkü Kâbe’nin siyah örtüsü kalbe sinmiştir, Ravza’nın kokusu ruhu sarmıştır.
Ve kul, umutla şunu fısıldar:
“Ya Rabbi, beni çağırdın, geldim. Affını umarak döndüm. Ne olur, bir gün yine huzuruna kabul buyur...”
Dua ile...