Kelime manası olarak laf canbazlığı yapan, laf kalabalığı
yaparak toplumları kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda sürükleyen kişi
demagog tur. Demagogun yaptığı işe de demagoji denir.. Peki neden bir toplumu
yönlendirebilmek için o toplumda demagoglar türer ve de demagoji yapılır...
Özellikle siyasi arenalarda çok
sıkça rastladığımız hal ve hareketler arasında demagoji yapmak bir gelenek ya
da alışkanlık haline gelmiştir. Toplumu belirli bir yöne kanalize etmek için bu
yollara tevessül edilirken çoğu zaman toplum mühendisliği verilerinden ve
bilgilerinden de sıkça yararlanılır.
Yaptığınız bir yanlışı, bir kusuru örtmek için veya yanlış yaptığınız halde kendinizi belirli bir
konuda haklı gösterebilmek için kitleleri tesir altına alabilmek için özenle
seçilmiş kelimelerle şahane cümleler kurmalısınız. Konuşmalarınız ve hitabınız
karşısında mest olan kitle eksik ve kusurlarınızı görmezden gelir artık. Süslü
ve kulağa hoş gelen coşturucu cümleler, hatibin suratlardan akan çirkinlikleri
ziyadesiyle maskeleyebilen yalancı bir örtüdür artık.
Laf
canbazlığı yapan demagog, dinleyici kitlelerin muhatabı olduğu konulardaki
bilgisizliklerinden ve noksanlıklarından da fazlasıyla yararlanır. Tek amacı
kitleleri peşinden sürüklebilecek bir enerji, bir rüzgar yakalamaktır. Kitleler
doğası gereği daima içinde bulundukları sorunlarından kaçar. Sıkıntılarıyla,
problemleriyle asla yüzleşmek istemez. Gerçeği duymaktan ve gerçeklerle
yüzleşmekten olabildiğince uzaklaşmaya
çalışır...Kitlelerin bu özelliği kitlelere hitap eden kişiye güç ve
cesaret verir. İkinci dünya savaşı
sıralarında Sovyet Rusya da Stalin, Almanya da Hitlerin, İtalya da
Mussolini'nin etrafındaki kalabalık halk gruplarını etkilemelerinde ki yegane
güç apaçık demagoji gücüdür...Hiçbir siyasetçi hitap ettiği kitlelere Çörçil gibi " Ben size kan ve
gözyaşından başka hiç birşey vaad etmiyorum" diyerek hakikati olduğunca
ortaya dökme cesaretne sahip olamaz..
Demagogların, üzerinde en çok başarılı oldukları kitleler eğitimsiz ya
da eğitim seviyeleri çok düşük olan toplumlardır. Siyasi bir hitabet ortamında
" Biz demokrasiyi ve düşünce özgürlüğünü en üst seviyelere
çıkaracağız" sözü " Biz iktidarımızda maaşlarınıza çok yüksek
oranlarda zam yapacağız" sözünden çok daha az alkış alır. Toplumların
beklentileri daha çok kısa vadeli olup kısa süreli günü kurtarma adınadır her
zaman. Aslında halk günü kurtarayım derken günü kurtaramadığı gibi yarınlarını
da boş vaatlere kanarak heba ettiğinin farkında değildir. Aldatıldığının
farkına varması çok zaman ister. Uzun süreç sonunda farkına varsa bile yine
aynı meydanda yine aynı adamların aynı yöntemlerle kitle etkileme güçlerine
yani demagojilerine teslim olur. Çünkü ahlak yapısı, seviyesi ve karakteri her
zaman buna müsaittir.
Demagoji
insanlık tarihi kadar eski olan bir kitle etkileme sanatıdır. Demagoji gücünü
daima halkın cehaletinden, zaaflarından ve tamahkarlığından alır. Kitlelerin
zayıf taraflarını kullanır. Bu sebeple demagogların en çok zorlandığı ya da
başarılı olmada güçlük çektikleri toplumlar, eğitimli ve kültürlü toplumlardır.
Bu çeşit üst düzeylere ulaşmış kaliteli toplumların beklentileri de üst
düzeylerde olduğundan boş ve süslü vaatlere çok pirim vermezler..Bu nedenle
toplumu yöneten iktidarların yönetme usulüde buna paralel olarak seviye
kazanır. Yönetimsel anlayış hızla toplumun kalite seviyesiyle bire bir
örtüşecek biçime girer. Diğer bir deyimle toplumlar layık olduğu yönetim
biçimleriyle muhatap olmaya başlar.
O
halde kitlesel yönetimlerin üst düzey kaliteye ulaşması, yöneticilerin samimi
anlamda yönetmeye tabi oldukları toplumları çağdaşlık yolunda aydınlığa
taşıyacak bir hizmet anlayışına girmesi yani kendisine çağdaşlık anlamında bir
çeki düzen vermesi öncelikle toplumun kendisini düzetlmesine bağlıdır. Çünkü yönetimler
yönettikleri halkın seviyesine göre şekillenir. Bu nedenle yönetimsel düzelme
yukarıdan aşağıya doğru değil aşağıdan yukarıya doğru olacaktır.