“Ortalık karıştı düzen bozuldu,
Yetiş ya Muhammed (s.a.v.) ya Ali
(r.a)”
Mehmet Arslan
Sadece
çürümüş toplumlar bağırıp, çağırabilir.
Emil MichelCioran
Ocak 2022 tarihi, kamu ile özel kurum ve
kuruluşlardâhilher alanda, her sektörde ülkenin çivisi çıkmış, kontrolden
çıkmış bir görünüm halini almıştır. Haklı haksız herkes bağırmakta, feryat
etmektedir. Bağırmadan sesini duyuran yok gibi. Herkes bağırıyor. Sokaktaki sade
insan da bağırıyor, iki-üç maaş alanda bağırıyor, bankada milyonlarca döviz
mevduat hesabı olanda bağırıyor, yüzlerce evi olup kira geliri alan da
bağırıyor. Ülkede bağırmadan konuşan din adamı bile yok. Hâlbuki Yüce YaradanLokman
Suresi 19. Ayetinde “Yürüyüşünde ölçülü
ve dengeli ol, sesini yükseltme! Unutma
ki, seslerin en çirkini eşek sesidir.” Diyerek tüm insanlığı uyarmaktadır.
Bu gün her ferdimiz kendinihaklı
görebiliyor, kendini haklı çıkartacak gerekçe gösterebiliyor. Hiç haksız yok
gibi.
Ülkeye, insanlığa, ailesine fayda
sağlamamış, bir değer üretememiş ama “açım
nerde bu devlet” diye bağıranlar,
Köyündeki evini kapatıp Ankara’daki ikinci
evine yerleşmiş “doğalgaz pahalı”
diye bağıran emekliler,
Gece-gündüz, kar-kış demeden ömür boyu
çalışıp emeğinin, alın terinin karşılığını alamayıp haklı bağıranlar,
“Ekmek
bulabiliyorsan haline şükret” diye bağıran tuzu kurular,
Felsefe, mantık, sosyoloji, antropoloji,
psikoloji, tarih, siyasi, edebi, idari vb. alanda bir kitap dahi okumamış, eğitim
almamış,tek bir kitaba inanmış ama Türkçe mealini bile yarım yamalak okumuş, onu
da yanlış anlamış,facebook, tiwetter, instagram’da yüzlerce kes yapıştır tarzı dini
metinler, resimler paylaşıp bizimtarikata, bizim cemaate gel tarzında
bağıranlar,
Ömründe hiçbir fakire, fukaraya, çaresize
yardım etmediği halde, “gerekirse soğan
ekmek yeriz” diye bağıranlar,
“Herkesin
din dersi beş, bu kadar hırsız nereden çıktı. Kolonları kesip galeri yapan
da beş aldı, ölen de... Din öğrenilen bir şeydir, ahlak keşfedilen bir şeydir.
Din ve ahlak dersini koyarsan olmaz, onlar yine kolon keserler. Din ve ahlak
bir arada olmaz” diye bağıran profesörümüz,
“Bugün ülkemizde kazanımların çoğu haksız”
diye feryat ederek bağıranünlü bir tiyatrocumuz.
“Ben
hırsızım, girdiğim evlerde ev sahipleri hiçbir şey saklamıyor, çalacak hiçbir
şey bulamıyoruz, güç durumdayız, devlet bizlere yardım etsin”diye sokak
röportajında bağıran genç bir delikanlı…
Kısaca bugün ülkemizin her yerinde herkes bağırıyor.Haklı
olanda bağırıyor, haksız olanda bağırıyor, çalışan da bağırıyor, çalışmayanda
bağırıyor, işi-ekmeği olan da bağırıyor, işi-aşı olmayanda bağırıyor.
Çoğudevletten yardım bekliyor.Aç olanda
bekliyor, katrilyonluk malı, serveti olup, aç gözü bir türlü doymayan, daha
fazla kazanmak isteyen de devletten teşvik, yardım bekliyor. Bağırarak sesini
duyurmaya çalışıyor.
Ülkede öyle bir oluşum, beklenti oluştu ki
herkes;“ben vergi ödemeyim başkası
ödesin, ben askere gitmeyim başkası askere gitsin, ben kolay işte çalışayım
başkası ağır, tehlikeli işlerde çalışışsın”diyen, kendini ülkücü,
yurtsever, vatansever, ulusalcı, İslamcı, dinci sayıp her türlü yanlışı
yapanlar,
Trilyonluk otomobillere, yalılara,
servetlere sahip olup, “vergi barışı
yaparsan, teşvik verirsen, sigortasını ve kurum karşılıklarını ödersenişçi
çalıştırırım yoksa işçi çıkartırırım”diyerek devletle pazarlık yapan
işverenler,
TYT sınavında fen bilimleri alanında bir tek soruya cevap veremeyen327.000 öğrenciye
eğitim verip kendinde hiçbir kusur görmeyen, yılda170 iş günü çalışıp “nerde bizim 3600 ek göstergemiz diye
bağıran” öğretmenler,
Emekliliği geldiği halde kapsamlı ve derin
bir evraka yazı yazamayan memurlar,
Köylüden 4 liraya aldığı nohut’uleblebi
yapıp fahiş fiyatla 48 liraya satan,kendini haklı gören leblebiciler,
Haksız ihaleler, teşviklerle trilyonları
götürüp kendisini namuslu, itibarlı sayan iş adamları,
Binlerce yanlışlıkları görüp şahsi çıkar
ve menfaatleri uğruna yanlışlara sahip
çıkan ülke insanları.
Velhasıl
herkes, ülkenin nerdeyse tamamına yakını her konuda kendini haklı görüyor.
Ancak
“Kâinatın
da bir kuralı, yasası vardır,doğru birdir, hakikat birdir, iki yanlış bir doğru
etmez”derler.
Öte yandan"İnsana ancak
çalıştığının karşılığı vardır.(Necm,
53/39),
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol (Hud Suresi 11),
“Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırırım,
başlarından belayı eksik etmem. (Yunus
suresi 100)ayetleri ile Yüce Yaradan; dürüst
çalışıp, dosdoğru olanın, aklını kullananın hiçbir sıkıntıya düşmeyeceğini
emretmektedir. Aksini yapanlar hiçbir
sorununu çözemez, yukarıdaki türkü sözlerinde olduğu gibi hep başkasından
yardım bekler.
Eğer bir toplumda herkes her konuda
şikâyetçiyse, sorunlarına aklı, mantığı ile çare bulamayıp sürekli bağırıyorsa,
yakınıyorsa o toplumda arıza vardır.Arızalı toplumdur o toplum. Ve arızalı
toplumlardainsaf, merhamet, doğruyu söyleme, hakikat, rahmet ve bereket yoktur.
Böyle toplumların sonu hüsrandır. (Devamı haftaya)