Geleceğimizi oluşturacak çocuklarımızı üstün nitelikli, bilge vedaha bilinçli şekilde yetiştirmek; doğa, çevre ve diğer insanlarla bir arada uyum içinde fiziksel, zihinsel, ruhsal anlamda daha iyi ve daha mutlu bir şekilde yaşaması hiçte zor değildir. Bunun için çocuklara ilham verip, yön ve yol göstererek onlara hassasiyetle, zarafetle davranmalıyız. Çocuklar tehlike nedir bilmezler. Boş tekerlek gibi yuvarlanıp giderler.Onlar dünyanın en masum çiçekleridir. İçlerinde kötülük yoktur. Sadece kendilerini emniyette hissetmek isterler. Onlar için koruyucu, kollayıcı her türlü tedbirleri almalıyız. Taklit konusunda çok başarılıdırlar. Güzeli görürse güzeli, kötüyü görürse kötüyü taklit eder. Kullandığımız kelimeler çocuklarımızın geleceğininşekillenmesine yardımcı olur. Moral artırıcı bir sözcükle ya da iyi niyetli bir davranışla çocukta mutlu bir hayat başlatılabilir. Bilge ya da dahi çocuk (12 +)yetiştirilmesi ile ilgili önemli sözler ile entelektüel düşünce sahiplerinden bazılarının görüşleri şöyledir:

                *

                Anonim:“Eğer ile meğeri evlendirmişler keşke adında çocukları olmuş.“

                *

                Şeyh Sadi Şirazi: “Çocuklarınızı kuzu gibi büyütmeyelim ki, ileride koyun gibi güdülmesinler.”

                *

                JessLair:“Çocuklar şekle sokulacak şeyler değil, serpilmeleri sağlanacak bireylerdir.”

*

FrederickDouglass:“Sağlam çocuklar yetiştirmek, arızalı insanları düzeltmekten kolaydır.”

*

Russel:“Öğretmende sevgi olmazsa çocukta ne karakter ne de zeka, iyi ve serbestçe gelişemez. “

*

                Fyodor Dostoyevski: “Çocuk dünyanın en büyük saadetidir. Çocuklarla beraber geçen vakit ruhu iyileştirir.”

*

                Albert Einstein: “Çocuklarınızın zeki olmasını istiyorsanız onlara peri masalları okuyun. Eğer daha da zeki olmalarını istiyorsanız, daha da çok peri masalı okuyun.”

*

                Edmondo de Amicis :“Her çocuk annesinin-babasının umududur. Her çocuk yurdunun, ulusunun umududur. Ülkeleri, ulusları ve tüm insanlığı bu umut güçlendirir, bu umut yaşatır.”

                *

                Nelson Mandela: “Bir toplumun asıl ruhunu en iyi gösteren şey o toplumda çocuklara nasıl davranıldığıdır. Toplumumuzun en kırılgan bireyleri olan çocuklarımıza şiddet ve korkudan arındırılmış bir hayat borçluyuz.”

                *

                Zübeyde Esen:  “Duygusuyla ülkeler aşıp sınır tanımayan düşüncesiyle acı tatlı çirkini güzel, deveyi pire yapan bir varlıktır çocuk. Çocuğa dair masallar ve hikâyeler de öyledir. Çünkü çocuk dili ve duygusu dünyanın her yerinde aynıdır. Bir anda sarıp sarmalar, alır götürür insanı yeni ve güzel dünyalara.”

                *

                AnnLondes: “Eğer bir çocuk düşman bir çevrede yaşarsa kavgacılık öğrenir. Eğer bir çocuk korku içinde yaşarsa, korkaklığı öğrenir. Eğer bir çocuk daima ona acıyan insanlarla beraber yaşarsa kendini zavallı hissetmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk daima dostluk, güleryüz gösteren bir çevrede yaşarsa dünyanın yaşanacak bir yer olduğunu öğrenir.”

                *

                Eflatun: “İnsanoğlu çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder. Gelin görün ki, büyüyünce hep çocukluğunu özler. Para kazanmak için sağlığını yitirir, yeniden sağlığına kavuşmak için kazandığından fazlasını harcar. Yarından kaygı duyar, bu günü unutur. Dolayısıyla ne bu günü yaşar ne de yarını. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar ama hiç yaşamamış gibi ölür.”

                *

            Emine Aydoğdu:“Düşle gerçeğin birbirine en yakın olduğu an’dır çocukluk. Kirlenmemiş topraklarda yürümek, avuç içinden doyasıya su içmek, ağız dolusu kahkaha bırakmaktır gökyüzüne. Çocuk gözleriyle arar geleceğini. Her çocuk kendi masalını yaratmanın ve yaşamanın sevincini yüreğinde duyar. Böylece bir sonraki masal gününe değin, o masalla istedikleri kahramanı yaratıp, istediklerini yok ederler.”

                *

                Neale Donald Walsch: “Çocuklarınızı koşulsuz olarak sevin. Çocukların sizi nasıl sevmesini istiyorsanız siz de onları öyle sevin. Beklenti içinde olmayın. Gerekliliklere kapılmayın. Serbest bırakın onları. Bırakın gitsinler. Bırakın duvarlara çarpsınlar ve hata yapsınlar. Bırakın zaman zaman, orada burada incinsinler. Kaldırın ve eğer yardım edebiliyorsanız edin. Ama kendi yaşamlarını sürdürmekten onları alıkoymaya çalışmayın. Onlara özgürlüklerini geri verin. Hatta açık bir biçimde onların yararına olmayan ve hatta-yanlış diyebileceğiniz bir şeyi yapmanın özgürlüğünü bile. Çocuklarınıza Tanrı’nın size davrandığı gibi davranın.”