Yazılı ve
görsel medyacılığın hemen her alanda hayatımıza dâhil olduğu, çok büyük etki
gücüne sahip olarak kitleleri istendikleri yönlere rahatça çevirebildiği
gerçeğine hepimiz şahit olmuşuzdur. Televizyon, radyo, gazete ve internet
gibi medya araçları doğru istikamette kullanılmadığı zaman çok tehlikeli bir
kitle imha silahı hâline gelebilmektedir. Özellikle internet yayıncılığı
kitlesel iletişimde çok yaygın olarak kullanıldığından bu alanda çok ciddi bir
yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Kitle iletişim araçları, bir
uyarıcı, aydınlatıcı ve bir yol gösterici olarak hakikatin sesi halinde
hizmet verdiğinde ise çok önemli bir eğitim eksiğini
tamamlar. Medyayı kullanarak reklam yoluyla en kalitesiz bir ürünü veya
hizmeti çok kaliteli bir ürün ya da hizmet gibi piyasaya pazarlayabileceğiniz
bir illüzyon yaratabilirsiniz. Bu illüzyonda toplumun fenomeni olmuş
sanatçıları, sporcuları ya da akademisyenleri de kullanabilirseniz
yapacağınız ticarete bu sayede çok daha fazla inandırıcılık katarak
satışları patlatabilirsiniz. Yanılan, zarar eden, aldatılan yine toplum
olacaktır.
Kitleleri
bu denli etkileyen ve yönlendiren medya üzerinde devletin mutlak kontrolü
şarttır. Medyatik illüzyonlara asla geçit verilmemelidir. Medyatik illüzyonlar
ayrıca kitleleri uyuşturmak ve dikkatlerini başka alanlara çekmek içinde yaygın
olarak kullanılmaktadır. Topluma zararlı mesajlar veren, yanlış yönlere
kanalize eden bilgi ve haberlerin görsel ya da yazılı medya aracılığı ile
yayınlanmalarına müsaade edilmemeli ya da sansür mekanizması işletilmelidir.
Çünkü toplumun ahlaki, kültürel ve millî değerlerine medya aracılığı ile çok
zarar verilebilir. Türk aile yapısına, örf, adet gelenek veya ahlaki
değerlerine ters düşen sinema filmleri, televizyon dizileri, ve yaygın olarak
birbiri ardına mantar gibi üreyen kalite özürlü sözde müzik
eserleri, topluma medya aracılığı ile servis edilerek toplumsal
ahlakı ve düzeni yozlaştırıp özellikle genç kitleler üzerinde telafisi çok zor,
olumsuz sonuçlara sebep olabilmektedir. Genç beyinler çoğunlukla batı kültürünü
empoze eden sözde sanat eserleriyle âdeta zehirlenmektedir. Sağlıklı bir
devlet yapısı ancak sağlıklı bir toplumla inşa edilebilir. Güçlü devletler
ruhen, bedenen ve ilmen tam sağlıklı ve iyi donanımlı bireylerden oluşur.
Devletin her alanında ve her kademesinde liyakat öncelikli olmalı ve her birey
kendi ihtisas alanında hizmet vermeli, çalıştığı alanda bilgi ve tecrübesi en
üst düzeyde olmalıdır. Sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulmasında ve bu
yapının korunmasında medyanın önemi tartışılamaz.
Bu
nedenledir ki, toplumun ahlaki yapısını bozucu, şiddeti ve nefreti özendirici,
toplumsal ayrımcılığı ve bölücülüğü sergileyici, emeksiz, rahat yaşamayı, kısa
yoldan para kazanmayı, lüksü, israfı ve şatafatı telkin edici yazılı ya da
görsel yayınlara asla izin verilmemelidir. Bu çeşit yayın girişimlerinde kasti
davranış içinde olanlara caydırıcı cezalar uygulanmalıdır. Son
dönemlerde özellikle televizyon dizilerinde işlenen konular toplumsal ahlakı,
dini, kültürel ve millî değerleri bozucu, kin, nefret ve şiddeti
özendirici içeriği ile toplumu ayakta tutan kolonları sarsmaya devam etmektedir
maalesef.