Eski resimlere bakıp yâd ettiğimiz, bazen duygulandığımız,
bazen sevindiğimiz, bazen de yanımızda olmayanlar için üzüldüğümüz anılarla
dolu hayatımız. İçimizden bir ah çekip, flim şeride gibi geçen hayatlarımız. Öyle bir zaman olacak ki,
birileri de içinde bulunduğumuz kart postallar gibi resimlere bakıp bizleri yâd
edecek amma velakin biz o zaman diliminde olmayacağız. Peki, hiç düşündük mü
boşa geçen zamanlarımızı, boşa harcanan ömürleri?
O kadar
hızlı bir dünyada yaşıyoruz ki, günlerin nasıl geçtiğinin farkında bile
olmuyoruz. Bir dakikamızın ne kadar değerli olduğunu meşguliyet gelince
anlıyoruz. Hep madde planında düşündüğümüz için, yere düşen paraya değer
verdiğimiz kadar zamanımıza değer vermiyoruz. Bize her gün bahşedilen 86400
saniye sanki her daim verilecekmiş gibi görüyoruz. Ya verilmez ise, hiç
düşündük mü?
Sosyal mecralarda harcanan
zamanlarımızı, televizyon karşına geçen ömürlerimizi, neden sorgulamaktan imtina ediyoruz. Şahsımın
hiçbir sosyal mecrada olmadığı gibi, evimde de televizyonum olmadığı için bu
meyanda söylemde bulunuyorum. Modern iletişimciler bu konu hakkında
araştırmalarına göre “Bir konuyu dünyanın en güzel kelimeleri ile söyleseniz
de, şayet o konuyu yaşamıyor ve kalbinizde yer vermiyorsanız, karşı taraf pek
etkisi olmuyor.” Geçen ömrümüz sorgulamak, durup biraz olsun tefekkür etmek hiç
aklımıza gelmiyor. Plansız bir ömürle yaşıyoruz. Uykuya ayırdığımız vakitle
birçok işi başarabilir ve yapabiliriz. Nasıl olsa bizi uzun bir uyku bekliyor.
Onun için burada fazla uyumanın bir mantığı yok. Tarihe ismini yazdıracak
buluşlar icat edenler, bizim
gözümüz de büyük gördüğümüz şahısların hayatlarına baktığımız vakit, günlerine
erken başlayıp vakitlerini iyi değerlendirdiklerini göreceksiniz. Kuran- Kerim Necm Suresinin 36. ayetinde
“İnsan ancak çabasının sonucunu alır” der Rabbim.
Teknoloji çağında yaşıyoruz. Her
taraftan birer uyarıcılar ve bildirimler. Eve geldiğimiz vakit biraz olsun
dinlenmek yerine televizyon karşında zihnimizi daha da yoracak işler peşinde
koştuğumuzda ruhaniyetimizde büyük yorgunluklar meydana gelmekte. Ertesi gün
gündemimiz izlenen dizeler, maçlar ya da haberler. Beli belirsiz olayları
muhtevasını bilmeden tartışmaktan imtina bile etmiyoruz. Bazen tartışmalara o
kadar kaptırıyoruz ki kendimizi, insanları kırmaktan bile çekinmiyoruz.
Birde şöyle düşünelim izlediğimiz
bir televizyon programında veya herhangi bir sosyal mecrada harcadığımız
vakitte elimize ne geçti? İnanın sadece zaman kaybı, öyle platformlarda sizleri
elde edebilmek için ekran karşısında durdurabilmek için yapılan onca yalanlar.
Sistemin bir parçası olmamak ümidiyle.