Merhaba Değerli Okur,
Bir süredir yazmayı planladığım
bu yazıyı, ya hakkını veremezsem; anlatmak istediklerimi en doğru ve etkili
biçimde anlatamazsam diye bu güne kadar beklettim. Bugün aynı kaygıyı
duymuyorum desem yalan olur ama köşemi izleyenler, deneme ve sohbet yazılarımı
okuyanlar beni az çok tanır ki çoğunlukla içimde hissettiklerimi yazı yoluyla
karşı tarafa geçirmeye yani empati yoluyla okuyucuda duygular oluşturmaya
çalışırım. Çoğunlukla geldiği gibidir yazdıklarım. Bu yazıyı da samimiyetinize
inanarak içimden geldiği gibi yazıyorum.
Size üzerinde yaşadığım bu
şehrimsi yeri anlatarak başlayacağım. Hiçbir Kırıkkaleliyi küstürmek değil
maksadım. Aksine on üç yıldır yaşadığım, evimi kurduğum, okullarında emek
verdiğim, birçok öğrenci mezun edip yurdun çeşitli yanlarına gönderdiğim bu
küçük şehrin büyüyüp gelişmesinden başka ne isteyebilirim ki... Gönül istemez
mi peş peşe tiyatro oyunları sahnelensin, konser üzerine konser düzenlensin,
şiir dinletilerinde salonlar dolup taşsın, imza ve kitap fuarı etkinlikleri
çoğaltılsın(pandemi öncesinde tam da bu konuda umut verici adımlar atıyorduk,
bu anlamda da emeği geçen isimler var, belki bir başka yazının konusu da
onlarla ilgili olur ama şu kadarını söyleyeyim: Kalehaber gazetesinin genel
yayın müdürü, Kırıkkaleli Şair ve Yazarlar Derneğinin kurulmasında emeğini
esirgemeyen insanlar aklıma ilk gelenler)... Neyse toparlayacak olursam sosyal,
sanatsal ve kültürel faaliyetler çoğalsın istiyoruz. Bu noktada ruhumuzun aç
olduğu bir gerçek. Bu açlıkla yola çıkmış ve yazmaya tutunmuş, sonra yazmaya
aşık olmuş bir insan olarak şehirde benim gibi yazıyla soluk alıp veren çok
insanla karşılaştı yolum diyemem. Yazı, yalnızlık ister diyenler olacaktır,
yazarken evet, tam bir yalıtılmışlık ister yazar, bu fikre tamamen katılmakla
birlikte her yazı tamamlandıktan sonra ve okuyucuyla buluşmadan önce de işten
anlayan birilerinin gözüne ihtiyaç duyar. Ancak o zaman tamamlanabilir. Bir
eseri yazıp kitap haline getirmek de okuyucuyla buluşturmak da kolay iş
değildir. Hele de ülkemizdeki okuma alışkanlığı sorgulandığında, emeğinizin
nasıl da karşılıksız kalacağı aşikardır herhalde. Bu noktada insan kendini
anlayanların varlığına ihtiyaç duyuyor. İşte asıl açlığım buydu. Yazarken
yalnız olmak istiyordum ama son noktayı koyarken, yazdıklarımı eser haline getirip paylaşırken, işten
anlayan birilerinin fikrine çok ihtiyaç duydum. Şimdi tam da aradığım yardımlar
geldi, nasıl mı? İşte bu yazının asıl konusu...
Güzel ülkemin farklı yerlerinden
eğitimci yazar arkadaşlarla sosyal medya ve telefon kanallarıyla tanıştık.
Yazının kaygan yollarında bata çıka yürümeyelim, hep dik yürüyelim istedik ve
güzel işler yapmaya başladık. Zaten insan yanındakini en çok da çıkılan yolda
tanımaz mı, hem ortak çalışmalar yapıp hem birlikte yürüdüğümüz yolda zamanla tanıştık.
Birbirimizin eserlerini okuduk, tartıştık, tanıtmaya çalıştık. Son iki ayda
Eğitimci Yazar arkadaşlara ait birbirinden güzel eserler okudum ve okumaya da
devam ediyorum. Okudukça da şunu anlıyorum ki piyasada haklı üne kavuşanlar var
ama büyük yazar dediğimiz bazılarının ünü de çoğu kez reklamdan geliyor. Biz
eğitimci yazarların gerçekten kafa yorarak okuldan, evden, çocuktan, uykudan
çalarak yazdığımız eserler de ün bulmayı fazlasıyla hak ediyor. Zaman ve siz
okuyucular bu konuda bize ne katkı sunar, ne kadarını takdir eder bilemem.
Ancak yol arkadaşlarımdan, çalışmalarımızdan ve eserlerimizden biraz daha söz
edebilirim. Öncelikle salgın yüzünden çalışmalarımız büyük ölçüde sosyal medya
üzerinden yürüyor. Instagram bana.bikitap ve facebook Bana Bikitap
çalışmalarımızı izleyeceğiniz, yol arkadaşlarımı ve eserlerimizi tanıyacağınız
hesaplarımızdır. Grubumuzda yer alan arkadaşlarımın kitaplarını gönül
rahatlığıyla hem kendiniz okuyabilir hem de çocuklarımıza okutabilirsiniz.
Grupta yer alan Öğretmen Yazar
Arkadaşlarımdan etkileşim içinde olduğum bazı isimler de vermek istiyorum:
Recep Özkul, Sultan Serdar
Doksöz,Yunus Koşar, Rafet Ural, Elif Alp, Alev Dönmez, Alaattin Beken, Hakan
Yıldırım, İbrahim Eşmeli, Hakan Tuncal, Zekeriya Kılıçoğlu, Uğur Satılma, Cevat
Bayrak, Alparslan Demirbilek, Emine Delimehmet,Ümit Özgü, Neslihan Gültepe
Maden, Berkan Kaya,Mehmet Tuna, Öznur Çolakoğlu, ,Fatma Zehra Şimşek, Murat
Kömür, Fatih Karahan, Erkin Saçar...ve aralarında olmaktan gurur duyduğum daha nice isimler. İyi ki varlar iyi ki bu
yolda yazıya ve birbirimize tutunduk.
Sevgili okuyucu tüm bunları
anlatması benden, sosyal medyada sayfalarımızı ve eserlerimizi incelemek
senden. İstersen eğitimci yazar ailemizi yakından tanıyabilirsin. Bekliyoruz:)