Bir zamanlar ülkemizde esnaf olmak
çok ayrıcalıklı bir meslek ve uğraşı alanıydı. Bir toplantıya bir esnaf gelince
herkes ayağa kalkar, kusur etmeden esnafın gözünün içine bakarak söylediklerini
ve yaptıklarını takip eder, can kulağı ile dinlerlerdi.
Devleti yönetenlerde esnaflara ayrı
gözle bakarlar, toplantı ve protokolde yerleri olmadığı halde yanlarına yakın
bir koltuk gösterirlerdi.
Öyle herkes esnaf olamaz, bazı
esnaflarında tafrasından ve çalımızdan geçilmezdi.
İyi bir esnaf veya esnaf çocuğu
olmak birçok kızın evlenmek için en büyük tercih sebebiydi.
Memur işçi esnafın yanında çok
gariban kalır, alacakları ihtiyaçları için veresiye alayım veya aldıklarımı
aybaşına yazdırayım diye esnafa büküm büküm bükülürdü.
Ensesi kalın, göbeği şişkin birini
görürsen kesinlikle esnaf olabileceği düşünülürdü.
Memurun taktığı kravatı ise iki
yakasını bir araya getiremediği için iki yakası bir araya gelsin diye giyilen
bir giyişiydi!..
Tüm bunlar olurken memleketin
üretim çarkları son surat çalışıyor, ülkemiz gelişiyordu.
İşsizlik oranı düşerken her eve az
çok ekmek parası geliyor, fabrikaların tüm bacaları tütüyordu. İşçiler, memurlar
ve tüm çalışanlar gelişmeden daha çok pay alacağız diye ülke sokaklarında
gösteri yapıyor bizi yönetenler tüm olanları büyük bir hoşgörüyle
karşılıyorlardı. Devlete ait işyerlerinde devlet güvencesiyle çalışan insanlar
aynı zamanda ürettikleriyle ülkesine ve milletine katkı yaptığı içinde daha
mutlu yarınlara bakıyordu.
Esnaf o kadar mutlu, o kadar keyifliydi
ki ülkenin kalkınmasındaki en büyük payın kendilerinde olduğunu düşünüyorlardı..
Eğer memursan, işçi isen, esnaf
değilsen, esnaf kefilin olmazsa taksitli bir mal alman mümkün değildi…
Bugün esnafın durumu tam tersine
döndü. Esnaf Pandemi ortamının etkisiyle de çok zor günler yaşıyor. Daha önce
esnaf eşi dostu, tanıdığı olmadan veresiye alış veriş yapamayan işçi ve
memurdan daha kötü duruma gelmiştir.
Şimdi esnafın çoğu alış veriş
yaparken, memur ve işçi kefil göstermek zorunda kalıyor.
Bir memur arkadaşın esnafla ilgili
hatırasını sizlerle paylaşmak istiyorum.
‘’Ankara SSK Hastanesinde hemşireydim. Eşimde Başbakanlıkta memurdu.
O zamanlar teypli radyo almak pek bir moda olmuştu. Ulusta birçok radyo
satan yere gittik fakat esnaf kefiliniz olmazsa olmaz dediler.
Özellikle eşim teypli radyoyu
almaya pek hevesli olduğundan, almayı çok istiyorduk.
Bir gün serviste yatan ilgilendiğim bir amca durumu anlayınca bir iş
yerine telefon ederek radyoyu bu gençlere verin. Kefili benim’’ dedi.
Böylece ilk teypli radyomuzu almış
olduk.
Bu gün o radyomuz çalışır vaziyette olduğu
halde, açıp çalan, yüzüne bakıp dinleyen yok.
Esnafımız bugün kan ağlıyor.
Esnafımız zor durumda. Bu insanlarımız bir zamanlar ülkemizin çalışan çakralarının
en güçlü dişlileriydi. Halk olarak bizlerde onların bu zor günlerinde, herkes kendi oranında destek olmalı, işlerinin güçlerinin
dağılıp daha kötü duruma gelmelerini engellemelidir.
Allah’ım kimseyi gördüğünden geri
koymasın. Kimseyi kimseye muhtaç eylemesin. Elbette bu Pandemi ortamında
aylarca dayanacak gücü olduğu halde, bir gün bile dayanamayacak gücü tükenmiş
küçük esnafımız da var. Destek bekleyen bu esnaflarımıza gün geçmeden hemen
bugün her türlü desteği vermeliyiz.
Eğer gecikirsek yârin çok geç olabilir