Ilık bir bahar rüzgârı gibi
okşadı yüzünüzü de siz onu görmezden geldiniz. Kapattınız hiçbir işitme sorunu
olmayan kulaklarınızı ve siz onu duymazdan geldiniz. Ağzınız söylemez oldu
hiçbir sebep yokken dilsizleştiniz.
Evet; kördünüz, sağırdınız, dilsizdiniz.
Niye kördünüz, ben bilirim.
Görmek; yürek ister, mücadele ister dahası itiraf ister, dayanışma ister. O
yürek sizde olmayınca kördünüz. Niye sağırdınız, ben bilirim. İşinize gelmezdi
ağıtlar. İşitmek; taraf olmak ister, çünkü duyulanın inkârı imkansızdır. Sizde
o mertlik de yoktu. Peki ya, dilsizliğinize gelelim: Niye dilsizdiniz? İşte
ben bunu da bilirim, doğruyu söylemek cesaret ister. Doğruları söyleyemeyecek
bir dil de affedersiniz hiçbir halta yaramaz. Fazlalıktı bu yüzden diliniz.
Gözünüz fazlalıktı. Ölümleri işiten kulaklarınız fazlalıktı. Hiçbir şey
yapmayan elleriniz gibi onlar da...
İşe yaramayacak her insan gibi
fazla fazla gereksiz bedenlerdiniz yer yüzünde. Çoğalıp üst üstte yığılmış ölü
ve çürümeye yüz tutan bedenler kadar da anlamsızdınız. Onlar kadar kör, sağır,
dilsiz olduktan sonra...
Bir binanın yirminci katından kuş
olup uçacağını sanırken - sözde koruyacaktı onu günahsız, peri kanatları- yere
çivilenen bir genç kadın vardı, görüp
unutacaksanız hemen, boş verin o zaman yumun gözlerinizi. "Ölmek
istemiyorum." diye bağırırken ölen
bir kadın vardı ve de baş ucunda "Anne n'olur ölme!" diye
inleyen bir çocuk, kapatın kulaklarınızı, hatta beton döküp sağırlaştırın en
iyisi, duyup unutacaksınız madem. Sonra birisi çaldı kapınızı "Beni
duydun, gördün, acılarıma şahitlik et!" diye yalvardı. Siz susacaktınız,
öyle ya susun madem. Gözünüz varken, kör; kulağınız varken sağır; ağzınız
varken, dilsiz olmayı başardınız. Ne
farkınız vardı üst üstte atılmış çürük bedenli cesetlerden? Onlar toprağın
altında kokusu çıkmıyor yukarı. Siz yeryüzündesiniz, adım adım peşinizde pas
kokulu iğrenç nefesiniz. Yeryüzü; soluklarınızla çürüdü, küflendi, döküldü iplik
iplik... "Öldüren ben değilim, ama canım o da o saatte ne işi varmış, mini
etek mi hem de kırmızı, çoktan hak etmiş..." diye diye sevgiyi herkese
haram ettiniz.
Ve gerçekten ne zamana kadar
kokutacaksınız burayı? Daha ne zamana kadar başaracaksınız çürümüşlüklere
iddialı imzalar atanlarla bir olmayı? Sustuğunuz, görmezden gelerek göz
yumduğunuz, duymazdan geldiğiniz sürece her kötü şeyde imzası olanlarla birsiniz anlamıyor musunuz? Çürük nefesiniz dalga dalga
yer yüzünde... Bir kez derince "DUR" deyin artık. Vazgeçin görürken
kör,duyarken sağır, konuşabilecekken dilsiz olmayı.