Eski terminali
yaz boyunca iki kere kullanarak köyüme gitmişliğim oldu. İnanın, deseler,
anlatsalar inanmazdım. Tüm Kırıkkaleli hemşerilerimizde burayı bir görmelerini,
ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum. Her taraf bakımsızlıktan dökülüyor. Ne
boya, ne badana kalmış. Oturacağınız doğru dürüst bir yer yok. Şehir içinde
insanların kullandığı bir yerden ziyade bağ evini, hatta eski kara trenlerin yolcu
indirip bindirdiği bakımsız, karanlık loş, terkedilmiş yerleri andıran bir istasyon
havası vardı.
Daha sonra aynı
istikamete gideceğimiz bir yolcu ‘’Hocam burada bekleyeceğimiz, oturacağımız
tek bir yer var ‘’O da şu ağacın altındaki çay ocağı’’ dediği yere gittik.
Sosyal mesafeyi
koruyarak oturan insanların büyük bir kısmının minibüsçü esnafı olduğunu dertli
ve çaresiz konuşmalarından anladım.
Biraz
konuşmalarını dinledikten sonra Allah’ım ne dertleri, tasaları varmış. Ne
çaresizlikleri, umutsuzlukları yaşıyorlarmış anlatamam.
Kendimi
tanıttıktan sonra oradaki şoför esnafı etrafımda kümelenerek heyecanla terminalin
durumunu, şoför esnafının yeni vergi ve yeni çıkarılan yükümlülükleriyle ilgili
sorunlarını yarışırcasına ‘’Şunu da,
bunu da yaz’’ diyerek anlatmaya çalışıyorlardı.
Şoför arkadaşlardan
birisi:
‘’İlgililer
burayı unutmuşlar, burayı yok sayıyorlar. Görüyorsunuz şu etrafın bakımsızlığına,
pisliğine. Belediyenin burayla ilgili hiçbir çalışması yok. Seçim zamanı
gelirler sorunlarımızı dinleyip, kazanırlarsa burayı güzel bir duruma
getireceklerini söylerler. Kazandıktan sonra da bir daha buraya uğramazlar’’
dedi.
Bir başka şoför
arkadaş:
‘’Burası
gündüzleri iyi kötü yolcuların uğradığı yer. Gece olunca buralar sarhoşlara,
şarapçılara kalır. Korkudan bizler bile buralara uğrayamayız. Doğru dürüst
ışıklandırmada yok. Geceleri buraya yolu düşenin Allah yardım etsin’’ dedi.
Bir başkası:
‘’Bizim işimiz
çok zor. Bizi hep kandırıp hep aldatıyorlar. Yârin seçim olsa yine kandırırlar.
Suçun hepsi biz de. Ben sizlere dememiş miydim? Bakın şimdi yeni kurallar
getirerek şoför esnafını nefes almaz, yaşayamaz duruma getirdiler. Çoluğumuza
çocuğumuza belki yavan ekmek bile götüremeyeceğiz. Şu bize reva gördükleri yere
bakın. Buralarda insan yaşamına uyan bir şey var mı?
Buraya gelen
herkes hasta olur.
Bizim buralara bakarlar
mı?
Elbette
bakmazlar.
Bunlar fakirden
fukaradan oy alırlar, giderler zenginlerin ekmeğine yağ sürerler. Hele şu
çalıştığımız bir yere bakın hiç şehir terminaline benziyor mu? Gidinde sizler
başka şehirlerin il ve ilçe terminallerine bakın. ‘’Aslan yatağından belli
olur’ ’derler. Yakışıyor mu şu gördüğünüz pislikler Kırıkkale şehrine ve
Kırıkkalelilere’’ diyerek yakındı.
Hemen orada
bulunan tüm şoför esnafına bir dokunsan bin ah işitiyorsun. Ağır vergi yükleri
ve her gün getirilen başka yükümlülüklerle çalışamaz duruma geldiklerini ah
çekerek anlattılar. Özellikle ‘’Pandemi’’ zamanı olmasıyla müşterilerinin
azalmasından ve seferlere boş gelip gitmeyle ilgili bayağı yakındılar.
Arabalarının bakım
ve onarımlarını, pahalı girdileri nedeniyle çok zorlandıklarını anlatmayı da
ihmal etmediler.
Terminalin
işletme ve bakımından sorumlu olan başta belediye ve tüm farklı görevlilerin
burayla hemen ilgilenmeleri, her kademedeki herkesin bir vatandaşlık görevi
olduğu unutmamalıdır.
Şehrimize yeni
gelip bu terminalimizi kullanarak ilçelerimiz ve köylerimize giderken bizim
şehrimizin başka güzelliklerini anlatmamıza gerek yok. Çünkü ilk notu Terminalden
aldıktan sonra bir başka yer ve güzellik için yüksek not alıp sınıfı geçmen imkânsızdır.
Çünkü ilk
temas, ilk görüş çok önemli ve değerlidir.