Yüce
yaradan Hz Adem ve Havva annemizi cennetten çıkarması ile kendisine dua ve
niyazda bulunması için insanlığa her dönemde nebiler göndermiş ve dini
yaşamlarını emretmiştir.
Bu inancın gereği olarak insanlara
ibadetlerini nasıl yapacağını da bildirmiş ve çeşitli görevler vermiştir.
Bu görevlerden biri de hepimizin
nasıl olduğunu okuduğumuz, duyduğumuz bildiğimiz gibi kurban ibadetidir.
Kurban
tapınılan tabiatüstü varlık veya varlıklara yakınlaşma, şükran duygularını
ifade etme, bir şey isteme ya da günahlara kefaret olması gibi niyetlerle
sunulan varlık ve nesnelerdir.
Erken
Paleolitik dönemden itibaren çeşitli kültürlerde kurban ibadetinin farklı
uygulamaları ortaya çıkmıştır. Antik Yunan dininde yer altı ve deniz
tanrılarına siyah, ateş tanrılarına kızıl renkte hayvanlar, güneş tanrısı
Helios’a süratli atlar, tanrı Zeus’a kozmik verimlilik güçlerinin simgesi
olarak kabul edilen boğa kurban edilirdi.
Japon dini
Şintoizm’de kurban ve takdimler tanrılara ve ölülere, onların öfkesini
yatıştırıp lütuf ve yardımlarını sağlamak veya günahlara kefaret düşüncesiyle
sunulurdu.
Eski Çin’de
tanrılara ve ölen ataların ruhlarına onları memnun etmek ve ilâhî lütuflar elde
etmek amacıyla evcil olan ve olmayan hayvanlar kurban edilir; hububat,
mayalandırılmış içki, çeşitli yiyecekler ve ipek gibi takdimler sunulurdu.
Hinduizm’de
kurban insanları kurtuluşa götüren yollardan biridir.
Yahudilikte
kurban uygulaması, Musa şeriatında uygun görülen hayvanları boğazlamak
suretiyle sunulan kanlı kurbanlar ve çeşitli yiyecek, su ve şarap gibi
içeceklerin takdim edilmesi şeklindeki kansız kurbanlar olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır.
Önceki din
ve kültürlerde farklı şekil ve amaçlarla da olsa varlığını sürdüren ve Cahiliye
toplumunun dinî hayatında önemli bir yeri olan kurban âdeti İslâm dininde
cinayet, şirk, israf, hayvana eziyet ve çevre kirliliği gibi olumsuz
unsurlardan temizlenerek, malî ve sosyal nitelikleri bir arada bulunduran bir
ibadet halini almıştır.
İslam kaynaklarını
karıştırdığımız zaman kurban ile ilgili şöyle ifadeler yer alır.
Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine
boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş
olur. Bunu yaparken de malını Allah için telef etmesi değil en yakınlarından
başlayarak insanlara yararlı olacak tarzda gerçekleştirmesi istenmiştir.
Kuran’da kurbanın kan ve etinin değil
kesenlerin dinî duyarlılıklarının (takva) Allah’a ulaşacağının belirtilmesi
(el-Hac 22/37) buna işaret eder. Kurban Allah’a verdiği nimetlerden dolayı
şükür anlamı da taşır.
Müminler her kurban kesiminde, Hz. İbrahim
ile oğlu İsmail’in Cenabı-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri,
Kuran’da da özetle aktarılan (es-Sâffât 37/102-107) başarılı sınavın hatırasını
tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduklarını simgesel
davranışla göstermiş olmaktadırlar.
Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma
ve dayanışma ruhunu canlı tutar; sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda
bulunur.
Özellikle et satın
alma imkânı bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda
onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah’ın rızası,
yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını
verir; onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır.
Fakirin de varlıklı
kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı
konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini
toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.
Kurban ibadetinin
yararı sadece sosyal dayanışma ve malî yardıma indirgenemeyeceği, her ibadetin
öz ve biçim olarak ayrı anlam ve hikmetleri bulunduğu için kurban yerine başka
bir ibadetin ikame edilmesi, meselâ kurbanın parasının dağıtılması, fakirlere
gıda yardımı yapılması, namaz kılınıp oruç tutulması caiz görülmez.
Elbette hepimiz
kurbanı ve ne olduğunu nasıl emrolunduğunu biliyoruz bizimki sadece hatırlatma
ve bir kelime de olsa dağarcığımıza bilgi yüklemedir.
Bu bayramın geçmişte
ki kurban bayramlarından farklı olmasını sağlayabilirsiniz. Mesela gerçekten
kestiğiniz kurbanı üçe bölebilirsiniz. Bir parçasını evinize, çoluk çocuğunuzun
rızkı için koyabilirsiniz. İkinci parçasını eşe dosta ikram edip bu salgın
zamanında gelen giden çok olmayacağı için bunu da üçüncü parça ile birleştirip,
fakir fukaraya dağıtabilirsiniz. Yani gerçekten bu yıldan başlayıp sucuk,
kıyma, kavurma ile derin dondurucuları doldurup gelecek kurbana kadar saklamak
yerine gerçek ihtiyaç sahiplerine dağıtabilir ve farklı bir bayram
yaşayabilirsiniz.
Zira kimsenin
garantisi yok gelecek bayrama kadar yaşamaya. Haa gerçekten ihtiyacınız varda
saklıyorsanız elbette lafım yok. Onun kararını sizin yüce vicdanınız
verecektir.
Selam ve dua ile…