Hepimizin hayalinde aslan gibi babam
dediğimiz babamızla ilgili anılar ve suretler vardır. Resmine bakar yad eder,
anılarıyla hayaller kurarız. Fakat Peygamber Efendimiz (s.a.v) hayatında
babasını hiç görmedi, O’nun zihninde bir baba sureti şekillenmedi. Henüz o
doğmadan yedi ay evvel Medine’de babası vefat etmişti. Abdullah’ın vefatı eşi
Amine’yede hamilelik günlerinde gözyaşıyla geçen geceleri arkadaş etti. Evet
571 yılında vefat eden babası Abdullah’ı Resulullah Efendimiz (s.a.v.) anlatsa
idi acaba neler derdi ki…
Benim babam etrafında Yusufi
güzellik uyandıran, gören herkesi hayran bırakan, alnındaki Muhammedi nur ile herkesi
kendine aşık eden, onu görenlerin ona şiirler okuduğu, Mekke ve Medine’de çok sevilen
ve sayılan bir babam vardı mı derdi ki..
O, yüz deve karşılığında kurban
edilmek isterken asla kaçmaya teşebbüs etmeyen, atası İbrahim gibi, İsmail gibi
teslimiyetin zirvesini gösteren bir babam vardı mı derdi..
O Abdulmuttalibin en küçük ama en çok
sevilen oğlu tıpkı benim gibide babam çok sevilirmi derdi ki…
O Mekke’nin reisi, reisliğin
yakıştığı Abdülmuttalib‘in oğluydu, dedem babamı çok severdi dermiydi..
O İki kurbanlıktan biri olan
seçilmiş can babam dermiydi.
Babası Abdullah’ın kurban edileceğine
üzülen Mekkeli kadınlar ağıtlar yakarken O, hiçbir şey olmamış gibi tevekkülünü
oğluna aktaracak derecede hiçbir şey olmamış gibi yeni gelecek dini Mübin’in
müjdecisi idi dermiydi ki..
Babası ile övünerek "iki
kurbanlığın oğlu" diye hitap edenlere; hem babasını, hem de dedesi İsmail
Aleyhisselam‘ı hatırlatanlara tebessüm ettiğinde can babam ah seni bir görsem
dedimi ki..
Benim babama Züleyha’nın Yusuf’a
teklif ettiği gibi teklifle karşılaşmış ama O, Hz. Yusuf nasıl Allah‘a
sığındıysa, Abdullah da günah işlemekten işte öylece Rabbine sığındı işte O
benim Edep timsali babam dermiydi ki..
Mekkenin en huzurlu evi babam
Abdullah ve Annem Amine’nin evi o evde Muhammedi Nur Amine’ye geçti ondan da
Ben oldum dermiydi ki..
Acaba Peygamber Efendimizin gittiği
Şam ve Yemen yolculuklarında yollara bakarak babamda burdan geldi geçti der
miydiki..
Medineye hicret edince dayılarının
bahçesinde yatan babasının kabrini annesi ile ziyaret edince görmediği baba
sevgisini hangi duygulu cümlelerle dile getirdi ki..
Babam Allahın takdiri ile benimde
hicret edeceğim Medine’ye benden evvel gitti beni bekledi bende onla
Medinedeyim baba oğul hasreti böylece bitti dermiydi ki.
Abdullah öldüğünde, Adiy bin
Neccaroğulları‘ndan Nabiğa‘nın bahçesine gömülmüştü. Mekke‘ye gelen ölüm haberi,
yaşlı babasını, ailesini ama en fazlada Âmine‘yi hüzne boğduğunda anne
karnındaki Kainatın eşşiz güneşi ile Amine annem benle teselli buldu dermiydi..
Annem babam için günlerce gözyaşı
döktü. Okuduğu mersiyelerle onun ne
kadar merhametli ve cömert olduğunu, onu ne kadar sevdiğini anlattı ben bunları
annemden hissederdim dermiydi ki..
Babam vefat ettiğinde belki on sekiz
belki de yirmi beş yaşındaydı. Geride bıraktıkları Ümmü Eymen adlı bir cariye,
beş deve, birkaç koyun, bir kılıç ve biraz gümüşten başka hiçbir dünyalık
bırakmadı, .O babaların en güzeli dermiydi ki..
Ya Resulallah Sen baba demedin,
diyemedin, ilahi sır gereği,
Senin yanında çocuklar baba derken
babalarına sen ne hissedirdin.
Hem öksüzlüğü, hem yetimliği
yaşadın.Biz Senin yerinede baba dedik babamıza, anne dedik annemize..
Biz bir babalar gününde Seni andık,
Hz. Abdullahı andık, Hz. Amineyi andık.
Senin andık Ya Resulallah..
Babalar gününüz kutlu olsun.
Bahattin AKYÖN