Hadi özgür bırakalım zihnimizi,
yalınayak yürür gibi çarşının göbeğinde kuralsız. Kasmayalım artık, hayat kısa.
Bir böcek gibi kayıtsız yaşayabilmeli insan da. Planlar, programlar, sınavlar,
para biriktirme, kaynanayla görümceyle, baldızla iyi geçinmece, gelecek kaygısı,
ev kirası, faturalar, çocukların okul taksiti, servisi, cartı curtu... Nereye
kadar yahu?
Kendin için ne yaptın onu söyle
bana. Ömür sonsuz değil ki. Daha ne kadar erteleyeceksin yapmayı istediklerini?
Bak, başkalarının isteklerini karşılamak için kendinden vazgeçişlerin bir
köşede birikmiş , çürümeye yüz tutmuş en basit hayalin bile. Ya hala yaşamakta
olana hayati nefesi vereceksin ya da ölüme terk edeceksin hepsini.
Peki, yıllarca bu istekleri
gerçekleştirmeyişinin sebepleri ne? Başkalarını mutlu etmek seni de mutlu eder,
yalanına kanmış olmayasın. Başkalarını tatmin etmek için verdiklerini,
harcadığın enerjiyi ve zamanı geri alabildiğini hayal et şimdi. Nasıl da güldü
yüzün. Anladın değil mi, onca emeğin, zamanın geri alınabilmesi asıl seni mutlu
ederdi.
Şimdi kendini yağmalanmış bir
hazine sandığı gibi hissediyor musun? Evet, hissediyorsun. Bence hissetmelisin
de. Zamanında "Dostum." dediğin herkes, yükte hafif pahada ağır ne
varsa alıp gitmiş senden. Hatta paha biçilmezlerini de almış. Mesela, zaman
kadar değeri ölçülemez, en eşsiz hazinen çalınmış. Oturup kendi isteklerine
zaman ayırabilecekken arayan bir arkadaşına öncelik vermen çok insancaysa da
sana birçok şeyi erteletmiş. Ayrıca omzunu göz yaşlarıyla ıslatan bu insanın
belini doğrultur doğrultmaz hayatından çekip gitmesi garip değil mi? Göğsünün
içi yalnızlık dolu çünkü "Sana
ihtiyacım var, gitme!"lerin karşılıksız kalmış.
Hadi düşünelim o zaman. Bir sabah
uyandığında doğrultamazsan belini, yardımsız kalkamazsan yatağından ve tanıdık
değilse baş ucunda duran insan, bir bakıcıysa örneğin çok geç olmaz mı?
Pişmanlıkların, keşkelerin çoğalıp dipsiz bir kuyuya dönüşen içine dökülüp
kalmaz mı? Durma öyleyse, vakit varken kapa telefonunu, tıka kulaklarını, bağla
gözlerini. Ne itiyorsun önce hayal et. sonra üşenme, hayalinin peşinden git.
Emekleyerek git, yürüyerek git, koşarak git, ne bileyim uçarak git. Gitmeyi
kafana koy da nasıl gidersen git.
O gücün var. Herkesten
vazgeçebilirsin, "Kimse vazgeçilmez değil." dediği gibi yazarın.
Herkesten vazgeçebilirsin de kendinden ve hayallerinden asla vazgeçme!