Kimimiz ellerini semaya açmış dualar ediyor, kimimiz namazda, kimimiz
televizyon ekranları karşısında kuran tilaveti dinleyerek Regaib gecesini ihya
etmeye çalışırken, ansızın ekranlardan geçen son dakika haberleri, bir anda
uhrevi ortamı dağıtarak, yerini kaygı ve kargaşaya bıraktı...
Nasıl...
Ne olmuş...
Neden...
Nerede...
Sayı nekadar...
Sonra nasıllar bir kenara
bırakılıp, sayılara, rakamlara takılmaya başladık...
Ve asparagas rakamlar konuşmaya
başladı...
9 tane...
Yok yok...
50...
Ne ellisi..
100...
Bir taburun hepsi...
Hatta alay bombalanmış ...
Şu olmuş, bu olmuş...
Yaralılara takılmaya başladık bu sefer...
100'den tutun da, 1000'e kadar yükseldi ağızdan ağıza halk arasında...
Halk arasında diyorum, çünkü sosyal medya bir anda sus-pus oldu
erişim durduruldu...
Kimine göre yerinde karar, kimine göre de bu çağda nefen hâlâ
erişim engeli!?...
Yasaklar caziptir her zaman. Basit bir uygulama ile girilebilen
internette, engel koymak, merakın ve dedikodunun ateşini daha da harladı bir
bakıma...
Ailelerin haber alanı, aynı yürekleri gibi, daraldıkça daraldı bu
şekilde..
Peki bu esnada bu esnada asparagas rakamların uçuştuğu esnada,
İdlip'te evlâdı olan ana-babayı, eşi olan kadını, babası olan çocuğu, kardeşi
olan abiyi, ablayı hiç düşündünüz mü?
Her söylenen rakamların onları nasıl bir psikolojiye
soktuğunu....
Onların yerine kendinizi koyup çok değil 25-30 saniye de olsa
düşündünüz mü hiç?
Her gelen sıcak haberlerde yüreği hop oturup, hop kalkarken
"acaba onların yerinde ben olsaydım ne yapardım" diyebildiniz mi?!
Oysa ki; 3'de olsa, 33'de olsa, sayı kaç olursa olsun, her bir eve,
ayrı ayrı ateşler düştü, yürekler acıyla dağlandı...
Evet kızgındık...
Türkiye düşmanlarına...
Kurulan pis tezgâhlara...
Sinsi plânlara...
Ama burada bu şekildeki verilen tepki, hem ordumuza, hem şehit
ailelerinine ve devletimize bilinçsizce zarar veriyor, farkında mısınız!...
Hep daim uyanık olmak gerekiyor...
Dün pkk'ya silah veren, güya güvenli bölge anlaşması yaptığımız, bize
müttefikimiz diyen ABD, bizi batağa sokup, S-400'leri kullanmayacaksın diye
tehdit edip pişkin pişkin kenara çekilip seyrediyor...
S-400'leri satarken dostani görüntüler veren, 33 askerimizi şehit
ettikten sonra "yok ben yapmadım rejim güçleri yaptı" diyen Rusya,
bizi aptal yerine koyuyor...
Yerimizi bildirmemize rağmen askerimize, bomba yağdırıyor,
yardıma giden ambulansları dahi vuracak kadar vicdansızlaşıyor...
Artık şu durumu çok iyi bilmemiz lâzım ki, Suriye'de üs kurup
Ortadoğu'ya hakim olmak isteyen ABD ile Akdeniz'e inmek isteyen Rusya arasındak
gizli bir savaş, bizi pis bir bir tezgahın ortasında bıraktı. Sınırlarımızı da
çok ciddi derecede tehdit ediyor...
Ayaklarımızın üstüne basıp, sağlam durmamız gerekiyor. Tıpkı
mültecilere sınır kapılarımızı açarken ki kararlılığımızı ortaya koymamız
gerekiyor.
Üreten bir ekonomiyle, kendimiz üreterek tarımda, sanayide,
askeri alanda güçlü hâle gelmemiz gerekiyor. Suriye'yi iç karışıklığa
sürükleyen güç, bir süre sonra gözünü bizim topraklarımıza dikecektir.
Aklıselim düşünmeli...
Vakit birlik olma vaktidir...
Siyasi fikirlerin, vatan mevzusunda buluşma vaktidir...
Sosyal medyada kaş yaparken, gözü çıkarmamak, oradan bilgi
alan kişileri gözardı ederek bilgi kirliliğine yer vermemek gerekir...