Yıl 1961. Devletin
başında Cemal Gürsel vardır. Etrafta neden bizim de bir yerli aracımız yok
lafları dolaşmaktadır. Bu laflar döne dolaşa Cemal Paşa'ya kadar uzanır.
Ve fitil ateşlenir...
Bana yerli bir otomobil yapın. Her tarafıyla tamamı bize ait olsun...
Cumhuriyet Bayramına da yetiştirin.
Sadece 129 gün vardır ve imkânlar çok kısıtlıdır.
İlk akla gelen, 1956 yılında kurulan yerli motor üretimi yapan, GÜMÜŞ MOTOR'un
kurulumu için imza atan genç bilim adamı Necmettin ERBAKAN'dır.
Son zamanlarda da Gümüş Motor fabrikasına yerli otomobil yapılması için ısrar
ediliyordu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Motor Kürsüsü öğretim üyesi olan Erbakan,
1960 yılında, Ankara'da yapılan sanayi kongresinde yaptığı konuşmada;
"OLUR", "YAPARIZ" dedi.
Bir çok kamuoyu neredeyse imkânsız gibi görüyor, "yapılamaz" diye
psikolojik baskı da oluşturuluyordu....
Her türlü olumsuzluklara rağmen bir yola çıkılmıştı artık...
129 günde bitmeliydi...
Mühendisler, Profesör Doktor Necmettin Erbakan ve Devlet Demir Yolları Genel
Müdür Yardımcısı Emin Bozoğlu öncülüğünde, Eskişehir'de kendilerine tahsis
edilen bir atölyede çalışmalara başladılar...
Ekip Erbakan'a bağlıydı... Türkiye'nin ilk ve tek yerli otomobili, Devrim
arabası atölyede yapılacaktı!
Basit bir vinç ve küçük el aletleri dışında, otomobil yapmak için gerekli özel
bir makine, tesisat, alet, edevat hiçbir şey yoktu!
Yemeden içmeden, uyumadan gecelerini gündüzlerine katarak;
yerli tekerlekler üzerinde giden,
yerli motorla çalışan,
modeli yüzde yüz yerli,
tüm parçaları el işçiliğiyle üretilmiş, 4 silindirli bir otomobil yaptılar...
Ve söz verdikleri tarihe, 28 Ekim 1961 gününe DEVRİM ARABALARI'nı
yetiştirdiler....
Trenle Eskişehir'den Ankara'ya getirileceği için prosedür gereği sadece vagona
gireceği kadar benzin konması gerekiyordu arabaya....
Tören alanına gelen araca, kalabalık ve heyecan hemagonyası içerisinde benzin
konması unutuldu.
Cemal Paşa arabaya bindikten 100m sonra benzin biter. Benzinin bitmesiyle yerli
otomobil rüyası da sona erer...
Mühendislerin onca çabası, işçilik...
Bir takdir bile göremeden...
Taa ki geçen hafta tanıtılan yerli otomobilimiz ilân edilene kadar.
Hep söylendi hep yazıldı.
Üretim olmadan bir ülkenin yükselmesi imkânsız diye...
Yeni tasarlanan yerli otomobili üretmek için kurulacak fabrika ile istihdam
sağlanacak...
Ve otomobil satışları da ülke ekonomisine katkı sağlayacak.
Yerli olması, milli olması, bize ait olması, taraflı, tarafsız herkesin
takdirini aldı elbet.
Artık bize ait olan varlıklarımıza öylesine açız ki, yeni bir otomobil
üretmekten ziyade, yerli bir otomobil olması halkı daha çok sevindirdi.
Bu coşkuyu görünce, içimizde buruklukla karışık, aklımıza şu da gelmiyor hani;
"KEŞKE ELİMİZDE OLAN, YERLİ VE MİLLİ OLAN BİR ÇOK DEĞERLERİMİZ DE BU KADAR
DEĞERLİ GÖRÜLSEYDİ KEŞKE!!!