Sevgiler de hastalanır. Hem ne
çok hastalanır. Üstelik hiç sezdirmeden gizli gizli... Tehlikeli bir tümör gibi
sarar da sizi ruhunuz duymaz. Siz sevginizin ilk günkü tazeliğinde olmadığını az
çok anlarsınız ama bu derece hastalandığını bilemezsiniz. Normali bu
sanırsınız.Hasta sevgi iki kişilik, sert bir kabuk içine saklar kendini. Orada
dışarıdan kimseye yer yoktur. Kıskançtır çünkü
ve çok...
Sevginin belki kendisi bile
hastalıktır diyeceğim kim bilir nasıl da kızacaksınız bana. Sevmek, güzel
kelime değil mi? Hastalığı konduramazsınız ona. İddia ediyorum ama. Sevmek,
birçok insanda ciddi bir hastalıktır. Bir kere kimyası bozulur seven kişinin,
adımlarını yanındakine uyduracak diye yürüyüşü değişir. Kendi olmaktan çıkar.
İplerini sunuverir. Al, çek, sürükle beni... Aptal olayım, mutlu olayım. Zaten
ne kadar aptalsam o kadar mutluyum öyle değil mi? Ne kadar aptalsam o kadar
görmem gerçekleri, gerçekleri görmeyince
de soracak sorgulayacak bir şey yoktur. Sorma zaten, akışa bırak. Sorduğun an
fark etmeye başladığın andır. Fark ettikçe artık iç acın artar. Görürsün ki
dünya öyle bir pembe masal etrafında filan dönmüyor. Hatta eksenini bile kanırtıyor dönerken.
Sevgiler de hastalanır. Hem ne
çok hastalanır, ne kolay hastalanır. Her şeyden kolay... Hastalanmış bir sevgi
seni de iflah olmaz türden bir hastalığa sürükler. Oraya kadar nasıl gittiğini
bilemezsin. Dönüş yolu silinmiştir usundan, çok istesen de kendine dönemezsin.
Hiç tanımamayı dilersin çoğu kez, güzel iki çift söze kanmamış olmayı dilersin.
Bir yaralı kalbi sarmaya gelmiştin sözde; şimdi sen çok daha yaralısın.
Hastalandığını gördüğün bir sevgiyi bırakıp gitmek mi kalmak mı,
hangisi daha az acıtacak canını sorar durursun kendine. Cevapsızdır işte bu soru... Dolunun almadığı, boşun
dolmadığı zamanlardır bunlar. İçinde dağ gibi birikmiştir söyleyemediklerin.
Geçmiş olsun sen söylenmeyenin yüküne tutsaksın. Dilin dönsün dursun
sözcüklerin içinde ne çıkar. Söylemedin, söylemeyeceksin çünkü söyleyemezsin. Geçmiş olsun çünkü mutluluğu haramsadın artık
kendine.
Hoş geldin, hasta sevgiler
mezarlığında seni bekliyorlardı, yerin hazır; buyur otur şöyle. Ne o, şaşırdın
mı? Şaşırma sen sevgisi hastalanan ne ilk ne de son kişisin.