Bir görüntü ve bir ses ayağa kaldırdı tüm ülkeyi.
ÖLMEK İSTEMİYORUM!
ANNE, LÜTFEN ÖLME ANNE!!!
Yüreklerimizi burkan acı dolu bu feryat şiddet gören bir
kadına, geride bir minik yürek için yaşamak isteyen anneye aitti. Lütfen ölme
diye acı dolu feryat eden, her gününü, her dakikasını, her ânını birlikte
geçirdiği, geceleri sarılıp kokusu duyarak uyuduğu yavrusu için yaşamak
istiyordu.
ÖLMEK İSTEMİYORUM feryadı sadece zavallı Emine BULUT'un
değildi esasında. Şiddete uğramış, hayatını kaybetmiş ve hâlâ da şiddete maruz
kalan binlerce, milyonlarca kadının yakarışıydı bu feryad. Son bulsun artık,
adalet versin cezasınıydı. Bundan sonra Emineler, Ayşeler, Fatmalar ölmesin,
annesinin koynunda kokusuyla uyuyan ufacık çocuklar, elbiselerine gözlerinin
yaşıyla sarılarak uyumasındı.
Malesef olmadı. Bir can, bir kadın, bir anne insanların malül
bakışları karşısında, ellerimizin arasında, evladının yanında ve "NE OLUR,
LÜTFEN ÖLME ANNE" feryatlarını duya duya, gözlerinin içine baka baka
ellerinin arasında can çekişerek öldü gitti.
Videoyu zleyenlerin bile gözyaşlarına hakim olamadığı,
yüreklerini yakan bu vahim olayı, birebir yaşayan, canından parça olan, ufacık
çocuğun yaşadığı travmayı düşünebiliyor musunuz! Ellerinin arasında kaybolup
giden annesinin onda bırakabileceği etkiyi!?
Onu her hatırladığında, o son hâli ömrünce hep gözlerinin
önünde olacak. Her defasında yine yaşayacak. Orada biri bedenen ve biri ruhen
iki cinayet işlendi.
Kadına yönelik şiddet, bu ilkmiydi!? Değildi elbet.
Yaptırımlar ağırlaşmayıp, zihniyetler de aynı olduğu sürece sonuncu da
olmayacağı aşikârdı. Olayın üstünden 5 gün geçtikten sonra birden bire
milyonlarca insan, sosyal medya, haber merkezleri ve sivil toplum kuruluşları
ayağa kalktı haykırmaya başladı birden bire.
NE ZAMAN?
O 10 SANİYELİK VİDEOYU SEYRETTİKTEN SONRA.
Belki o videoyu çekmek etik değildi, sosyal medyada paylaşmak
suç teşkil edecekti. Bunu yapan 19 yaşındaki gencecik çocuk merak ve heyecanla
paylaşmıştı kimbilir. Ve bu çekiminin MİLYONLARI AYAĞA KALDIRIP, ŞİDDET GÖREN
KADINLARIN SESİNİN olacağını hiç aklına getirememiş, bir nevi de suç teşkil
edebileceğini hiç hesap edememişti belki de.
Fakat şu açıdan da bakmak gerekirse; daha bu olayın hüznünü
iliklerimize kadar yaşarken, Konya'da bir kadın, bir anne, eşi tarafından 20
yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Hemde "annem olmadan uyuyamam" diyen
9 yaşındaki yavrusunun gözlerinin önünde!!!
KAÇ KİŞİ DUYDU, KİM GÖRDÜ BU HABERİ.
Onların talihsizlikleri kimselerin görmemesi mi acaba!?
Binlerce kadın şiddet görerek, kimseler duymadan acı içinde
hayattan kaybolup gidiyor. Yaşayan da öyle yaşıyor işte. Her anı korku, her anı
şiddet. Her gün biraz ölüyor.
Emine Bulut vahşetinde karşımıza öylesine önemli ayrıntılar
da çıktı ki; bunlar asla gözardı edilemez.
BİRİNCİSİ; kadına ve çocuğa şiddet giderek her geçen gün artarken, bu suçların
cezası ne zaman ağılaştırılacak?
İKİNCİSİ; şiddete maruz kalan diğer tüm kadınlara ve de geride kalan masum
çocuklara da bu şekilde sahip çıkılacak mı?
ÜÇÜNCÜSÜ; ilk yardım konusunda ne kadar geride olduğumuz bu vahşette ortaya çıktı.
Bir kadın, bir can yardım isteyerek feyad ederken, insanların 112'yi
aramaktan ve telefonlarına sarılmaktan başka bir şey yapamadığı, malesef hiç
bir bilgisinin de olmadığı içler acısı durumu da görmüş olduk.
Taa ilkokul sıralarından başlayarak, her alanda, her kurumda ilk yardım
eğitiminin uygulamalı öğretilmesinin ne kadar önemli olduğu da bir kez daha
ortaya çıktı.
DÖRDÜNCÜSÜ; Emine Bulut'u vahşice öldüren Fedai Baran bir kamu kurumunda özel
güvenlik. Güvenlik olarak seçilen kişilerin heyetten sadece bedenen uygundur
ibaresinin yeterli olmayıp, psikologdan da uygunluk alması gerektiğini gördük.
BEŞİNCİSİ; televizyonlardaki mafyavari ve kadına şiddet içeren dizilerle nereye
gelindiği bir kez daha ortaya çıktı.
ALTINCISI da; kadına ve çocuğa şiddet yıllarca artarak devam etmekte. Hem de ülkenin
dört bir tarafında. Bu olay KIRIKKALE'ye mahsus bir durum değil. Milyonların
tepkisi izlediği video ile olaya alenen şahit olmasıdır. Kırıkkale'yi karalama
algısı oluşturulmamalıdır.
Temennimiz o dur ki; milyonlarca insanın şahit olduğu bu
vahşet bir süre sonra unutulup gözardı edilmesin. Bu bir milât olsun.
Ve tüm insanlık şu iki cümleyi hiç unutmasın;
ÖLMEK İSTEMİYORUM
LÜTFEN ÖLME ANNE!!!
O gün bir kadın öldü,
O gün bir anne öldü,
O gün bir çocuğun hayalleri öldü,
O gün adamlık öldü
"ÖLMEK İSTEMİYORUM" diye haykıran bir ANNE,
Hemde "LÜTFEN ÖLME" diye yalvaran,
EVLÂDININ; gözleri önünde...
İnsanlık öldü o gün!!!