Tarihler 1995 yılının
temmuz ayını gösterirken, Avrupa'nın orta yerinde, dünyanın gözleri önünde,
vahşet dolu, en büyük utanç sahnelerinden biri yaşanıyordu.
Yugoslavya'nın
dağılmasından sonra Sırplar, yaptıkları soykırımı doğuya doğru götürmüş ve
%75'i müslüman olan Bosna Herseklilerin yaşadığı Srebrenitza'yı ele
geçirmişlerdi. Binlerce erkek, kadın, yaşlı çoluk çocuk demeden kurşuna dizmiş
ve kadınlara alçakça tecavüz etmişlerdi.
Kadınları, yer altındaki büyük kanalizasyonlara hayvanlar gibi bağlayıp, sonra
da hamile bırakmış ve onları da doğuma zorlamışlardı.
Çocuklar kurşuna
diziliyor, vahşice katlediliyorlardı.
Küçük bir Bosnalı
çocuğun, annesine, endişe dolu yürek burkan sorusu, vicdanları
sızlatıyordu;
"ANNE, ÇOCUKLAR,
KÜÇÜK MERMİLERLE Mİ ÖLDÜRÜLÜRLER?!".
Bu çaresizliğin,
hazin sonucu, çocuksu umutla bekleyişin ve acımasız vahşetin bir özetiydi
adeta.
Dünyanın gözleri
önündeki bu trajediye, insan hakları örgütlerinin sessiz kalışı anlaşılır gibi
değildi. Binlerce insan, kepçelerle toplu mezarlara gömülüyordu.
Bu İkinci Dünya Savaşından sonra bu
zamana kadar, yaşanan en büyük soykırımdı.
Sırp kasap Ratko
Mladiç'in komutasındaki birlikleri ile Srebrenitza'ya girerken,
televizyonlarda, kamera karşısındaki ifadeleri, bu soykırımı ne için yaptığını
açıkça ayan beyan sergiliyordu.
Ratko Mladiç: “Bugün
11 Temmuz 1995. Sırplar için kutsal bir günün yıl dönümünü kutlamadan önce,
Sırp Srebrenitsa'dayız. Bu kenti Sırp milletine armağan ediyoruz. OSMANLI’ya
karşı gerçekleştirdiğimiz ayaklanmanın anısına, TÜRK'lerden öç alma vakti
gelmiştir.”
Gördüğümüz gibi,
içindeki kuyruk acısı, hâlâ Türkler'den geçmiş zamandan kalma intikam hırsı
soykırımın asıl sebebiydi!!
* * *
Kendini
medeniyetin beşiği gibi gösteren insan hak ve özgürlüklerinin güya savunucusu,
aynı zamanda Ermeni sıykırımını kabul eden Fransa, bugün birçoğu açlıkla
mücadele eden Afrika ülkelerini hâlâ sömürmeye devam ediyor. Fildişi Sahili,
Senegal ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nin de aralarında bulunduğu 14 ayrı Afrika
ülkelerinden, sömürüyle yıllık 500 milyar dolardan fazla gelir elde ettiği
ifade ediliyor.
Fransa, 1945'te
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazi Almanya'sı tarafından işgal edilmişti.
Ülkelerini, bu işgalden kurtarmak için çabalayan Fransa, sömürgesindeki
Cezayirli gençleri savaşa gönderip, onların desteğiyle savaşı kazanmıştı.
Cezayirlilere savaşa gitmeleri halinde de bağımsızlıklarını, özgürlüklerini
vermeyi vaat etmişti.
Savaş bittiğinde galip
gelinmiş ve ülke işgalden kurtarılmıştı. Fransa'nın verdiği BAĞIMSIZLIK sözüne
istinaden, kutlamalar yapmak için, halk sokaklara dökülmüş, şölenler
yapıyorlardı. Bu esnada Cezayirlilerin tepelerine, Fransa ordusu tarafından,
binlerce bombalar yağdırıldı. Evleri, şehirleri, kasabaları basılıp, insanlar
evlerinden alınarak, ceset fırınlarında çatır çatır yakıldı. Binlerce müslüman
kadın tecavüze uğradı.
VE 1,5milyon
CEZAYİRLİ MÜSLÜMAN, KATLEDİLEREK SOYKIRIMA UĞRADI.
SEBEBİ İSE YİNE AYNI!
MÜSLÜMAN OLMALARI.
Bugün Doğu
Türkistan'da, sırf TÜRK ve MÜSLÜMAN olmalarından dolayı, binlerce soydaşımız
işkencelerle öldürülüyor. Geçen sene ramazan ayında oruç tuttukları için 27
Uygur Türk"ü idam edildi. Sakal bırakan, namaz kılan, oruç tutan kişiyi
ihbar edenlere ödüller veriliyor. Kuran okumak yasak ve suç. Evlere
yerleştirdikleri Çin'li erkeklerle, kadınlar, eşi ve oğulları gözü önünde
tecavüze uğruyor. Kendilerinden nesil gelsin diye de hamile bırakılıp doğuma
zorlanıyor.
SEBEP İSE, YİNE AYNI.
Tarih boyunca Türkler'e ve
müslümanlara olan kin, nefret.
Arakan'da, insanlar
işkence kamplarında, hayvanlar gibi kafeslere kapatılıp, akıl almaz muameleler
yapılıyor. Çocuklar annelerinin gözleri önünde derileri yüzülüyor, ciğerleri
annelerinin ağızlarına tepiliyor.
MÜSLÜMAN OLMALARI, bu
vahşeti gerçekleştirenler için yeterli görülüyor.
Mısır'da,
Yemen'de, dünyanın neresinde bir islâm ülkesi varsa insanlık dışı muameleler,
sefalet ve işkenceyi görüyorsunuz.
Lobideki isimler
de aynı. AMERİKA, İNGİLTERE, FRANSA, İSRAİL.
* * *
Yeni
Zellanda'da geçen hafta Cuma namazı esnsında, müslümanların üzerine kurşun
yağdıran, soysuz Avustralya'lı adamın da amacı neydi sizce?
Namaza karşıt görüşte
olduğu değildi tabi ki!!!
1915 yılında Avustralya
ve Yeni Zellandalı (ANZAKlı) gençleri, Çanakkale savaşına götürülmek için türlü
entrikalar çevirilip bunu Türkler yaptı diyerek, kin ve nefret tohumu saçan
zihniyet, yine aynı lobideki ülkelerdi. O zamandan kalma uhdeleriyle,
içlerinden çıkmayan sızılarıyla müslümanları alçakca ibadetgâhlarında
katlettiler.
Bugün haçlı zihniyeti,
müslümanlara ve islama yapılmış bir tavrı Türkle're yapılmış gibi görerek,
kendilerince intikam alıyorlar. Çünkü balkanlarda birisi islamiyeti tercih
ederse bir kişi daha TÜRK oldu diye tabir ediliyordu.
Bakıyorsunuz ki
nerede bir zulüm, nerede bir haksızlık, nerede bir katliam varsa islam
ülkesi.
Haçlı zihniyeti
Müslümanları terörist gibi göstermeye çalışıp, İSLÂMÎ TERÖR yaftasını
yapıştırarak, yıllarca asimilasyon yapmakta ve buna devam etmekteler.
IŞİD adı altında ortaya çıkardıkları
ingiliz ve Amerikan askerkerinden oluşan çapulcu takımı, CIA'nin bilgisi
dahilinde olan ve dolaylı olarak içinde bulunduğu Pentagon'daki ikiz kulelere
saldırı gibi bir çok gizli hadiseler, müslümanlara yıkılarak, terörist
muamelesi gösteriliyor.
Bu gün
Avustralya'da, Amerika'da ve bir çok haçlı ülkelerinde müslümanlara karşı dinî
saldırı ve dini tacizler yapılmaktadır. Ülke dışına sürülmek tehdidiyle karşı
karşıya kalmaktadırlar. Farklı dinden bir evlilik yapmış aileler, olası bir
anlaşmazlıkla ayrılmak isteseler, çocuk müslüman olan aileye, şartlar ne olursa
olsun, dini inancından dolayı, verilmemektedir.
Oysa ki islâm
ülkeleri, bunca üzerlerinde oyunlar oynanırken, hâlâ bir araya gelememenin, en
ufak bir ihtilâfta dahi birbirlerine düşmenin ezâsını yıllarca çekmektedirler.
Az önce yazdığım, onca
soykırıma uğrayan ülkeler için, hangi islâm ülkesi, ne kadar tepki
göstermiştir!? Avrupa'nın dört bir yanında islâmî terör etiketi
yapıştırılırken, asıl terörün haçlı zihniyetinin olduğunu, İsrail, Amerika,
ingiltere, Fransa, Sırbistan kaynaklı olduğunu, HAÇLI HRİSTİYAN TERÖRÜ tezini
neden ileri sürmezler!?
Bu gün dünya üzerinde,
islâm ülkelerinin ağırlığını bizden iyi bilen haçlı dünyası, oyununu oynamaya
devam ederken, malesef ki islâm ülkeleri de, kimi İngilizlerin peşinden
gidiyor, kimisi de dinini sermayesi haline getiriyor.
Arap kralları,
müslümanlığı sadece altın maşrapayla abdest almaktan ibaret sayıp, Doğu
Türkistan'da, Filistin'de, Arakan'da Yemen'de Mısır'da zulme uğrayan
dindaşlarına gözlerini kapayıp, kulaklarını tıkadığı müddetçe, batı misyonunu
gerçekleştirmeye, oyununu oynamaya devam edecektir.
ALLAH TÜM
MÜSLÜMANLARIN YARDIMCISI OLSUN....
Selâmetle...