Türk Dünyası
paramparça. Kimi Musul'da, kimi Kerkük'te, kimi Kırım'da, kimi Doğu
Türkistan'da, kimisi Azerbaycan'da.
Her birinin acı bir
geçmişi, yürekleri yakan hikâyeleri var. Hâlâ da bitmek bilmeyen esaret ve
zulüm altındalar. Tek umutları, bir gün gerçekleşsin diye dualar ettikleri,
TÜRK BİRLİĞİ TÛRAN ÜLKÜSÜ.
Her ne kadar,
kimilerince gerçekleşmesi hayalden öte, ütopik bir fikir gibi karşılansa da bu
birlikteliğin oluştuğu zamana tarih şahit olmuştur.
Hun İmparatoru Mete Han, Hun'lardan önce
dağınık yaşayan, ok ve silah kullanıp, aynı dili kullanan kavimleri tek bir
çatı altına toplayarak Türk Birliği'ni, bir bakıma TURAN'ı gerçekleştirerek ,
dünyaya sözü geçen muazzam bir ordu kurmuştur. Çin'in de en büyük korkusu buydu
zaten. Bunun için de her daim "böl, parçala, yut" stratejisiyle
hareket ederek, her türlü ihanetin içinde olmuşlardı.
Bu onlar için
öylesine endişe verici bir korkuydu ki, tarihe geçip, uzaydan bile resmi
çizilebilecek kadar uzunlukta bir set yaptırtacak sevideydi.
Şu zamanda da aynı
değil mi?
Türkler aman bir
araya gelmesin, ayağa kalkmasın, birliktelik oluşmasın. Bütün endişeleri bu.
Neden mi?
~Çünkü Türk insanı
asildir.
~Çünkü Türk insanı
vatanı uğruna canını vermekten zerre tereddüt etmez.
~Çünkü Türk insanı
esaret zincirine boyun eğmez.
~Çünkü bir Türk,
dünyaya bedeldir.
Sultan Alparslan'la
açılan Anadolu kapıları asra çığır açmış ve sonrasında kurulan Osmanlı
İmparatorluğu ile 600 yıl dünyaya hüküm sürmüştür Türkler. Efendimiz (sav)'in
methiyelerine mazhar olmuş, yeni bir çağ açacak fetihte bulunmuştur. Hiçbir
kati surette esarete boyun eğmeyip, zulme baş göstermiştir. Türk gibi güçlü
methiyelere nail olmuş, balkanlarda bir kişi islâmî tercih etse, bir kişi daha
Türk oldu dedirtecek kadar islamiyete bayraktarlık yapmışlardır.
Bu gün Ortadoğu'da
Azarbaycan, Türkmen petrolleri ve doğalgaz yatakları var. Tarih boyunca bu
soydaşlarımız olan Özbekistanla, Kazakistanla, Azarbaycan ve Türkmenistanla
hiçbir şekilde, ne ekonomik olarak, ne de savunma sanayii olarak biraraya
gelmememiz için her türlü entrikalar çevrilmiş ve de çevrilmeye devam
etmektedir.
OYSA Kİ; IRKIMIZ,
DİLİMİZ, DÎNÎMİZ BİR DEĞİL Mİ!!!
Bu gün, bu kardeş
devletlerinin her biri kan revan içinde. Doğu Türkistan, Çin zulmü altında
feryatu figânları arşı sarıyor. Çok değil daha geçen sene Ramazan-ı şerifede
sırf oruç tuttukları için 27 UYGUR TÜRK'ü mahkeme kararıyla Çin hükümeti
tarafından idam edildi. Kadınlar, eşleri ve çocuklarının gözleri önünde
defalarca tecavüze uğrayıp boğazları kesiliyor. Akan kanlarını da Türk kanı
içiyoruz diye sosyal medyada yayın yapıyorlar. Yeni doğan çocuklar Çin ırkından
olsun diye kadınların gebeliğini sürdürüp doğum yapmaları sağlanıyor.
Kırım Türkleri,
yıllarca yaşadıkları yerlerden hayvanlar gibi tren vagonlarına istiflenip sıkış
sıkış doldurularak sürgüne gönderildiler. Birçoğu bulaşıcı hastalığa
yakalanarak hayatlarını kaybettiler. Alenen soykırıma uğradılar.
Kerkük'te de yıllar
boyunca zulüm altındaydı Türkler ve hâlâ da zulme uğramaktalar. 14 Temmuz
1959'da Türkler için oluşturulan işkence kamplarında vahşice, işkencelere maruz
bırakılmış, Türkmen lider ATA HAYRULLAH'ın etleri lime lime kesilerek
gözlerinin önünde hayvanlara yem edilmiştir. Bir çok insanın şifa bulması için
canını pahasına cefakârca uğraşan Ata Hayrullah'ın doktor kardeşi İhsan
Hayrullah da ağaca bağlanarak alçakca işkence yapılarak şehit edilmiştir.
Azerbaycan
Karabağ'da Rus kominizmi altındaki Türkler'e yıllarca işkenceler yapıldı. Çocuk
yaşlı demeden taşlarla vura vura insanların kollarını bacaklarını kırdılar.
Gözlerini oydular.
Bu yazılanlar
sadece bir kaçı ve kısaca özetlenmiş hâli.
Bunca zulmün, bunca
esaretin tek bir nedeni var; TÜRK ve MÜSLÜMAN olmak.
Hedef ise; Türkler'i
bir araya getirtmemek.
Yıllar yılı tüm
haçlı zihniyetleri boş durmayıp, dilimizi, kültürümüzü, tarım bitkilerimizi,
ekonomimizi bozarak bir araya gelmemizi TURAN'ı oluşturmamızı istemiyorlarsa bu
korkularındandır. Tarihte yıkılmadan isim değiştirerek yeniden şahlanmış 16
ayrı isimde TÜRK DEVLETİ'nin basireti ve gücünün varlığındandır.
Bunun için yapılması
en doğru olan, Kırım Tatar'ı, büyük eğitimci yazar Gaspıralı İsmail Bey'in
deyimiyle; "DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK" yapmak gerekir.
Büyük önder
Atatürk, etimin ve kemiğimin babası Ali Rıza Bey ise, fikrimin babası da Ziya
GÖKALP'tir diyerek Türk birliğini her daim desteklemiştir. Ayrıca Türk'ün
Türk'ten başka dostu yoktur sözüyle de bunu pekiştirmiştir. Ayrıca Ziya Gökalp
de Türkçülük üzerine bir çok eserler, makaleler yayınlamış ve Türkbirliği
Tûrancılığı ülkü edinmiştir. Taa ki KIZILELMA'ya kadar.
Şimdi tüm haçlı,
tarih boyunca TÜRK ırkından korkup türlü türlü entrikalar çevirirken, bizim
kendi tarihimizi, kendi özbenliğimizi bir kenara bırakıp uzaklaşmak bir nevi
esarete mağlup olmaktır.
Türkçülüğü,
Tûrancılığı savunmak asla ırkçılık, kafatasçılık değildir. Bu durumu büyük
yazar merhum Seyit Ahmet Arvasi şöyle açıklar; "Ben Kürt ırkından gelme
kürdüm. Ama bu ülkede yaşıyorsam ve Türk devletinin örfünü, adetini asaletini
benimsiyorsam en iyi Türk benim ve Türkoğlu Türküm" demiştir.
Türk, kürt, çerkez,
laz ayırt etmeksizin hepsi bu devletin, bu milletin evladı bu asil ırkın
timsalleridir. Bu vatan için, Çanakkale'de, Dumlupınar'da, ya istiklâl ya ölüm
diyerek hepsi canlarını, kanlarını feda etmişlerdir. Allah razı olsun
hepsinden.
Bu gün kendini
medeniyetin beşiği zanneden, her türlü zulme göz yuman batı, her alanda aralarında
birliktelik oluştururken, bizim kendi gücümüzden, özbenliğimizden uzaklaşmamız
onların eline koz olacaktır.
Irkımıza,
halkımıza, vatanımıza bağlılık andı okumamız, ayyıldızlı albayrağın gölgesinde
olan herkesi gururlandıracak, ayrımcılık bir yana, milliyetçilik duygularını
daha da kabartacaktır. Bundan dolayı, bir bardak suda fırtınalar koparmak,
hissiyatlı fikirlere esef vermekten daha öteye gitmeyecektir. Asıl ret etmek
ayrıma sürükleyecektir.
Yazımı, Türkçülük
Tûrancılığın fikir babası olan, merhum üstat Ziya GÖKALP'in sözleriyle
tamamlamak istiyorum.
"Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan, Vatan,
büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan."
Birliğimiz,
dirliğimiz daim olsun.
Sağlıcakla kalın...