Yaz
mevsiminin sıcaklarıyla bunalırken ve bir çok kişi de kendini sulara, denizlere
bırakmışken ansızın gelen enflasyonun alev topu ceplerimizi yakmıştı. Tabir
yerindeyse bu yangın sadece mutfağımızı değil, tüm evi, hatta binaları sarmıştı
açıkçası.
Kimsenin tanımadığı, bir çok kişinin, adını sanını dahi ilk defa duyduğu,
Amerikalı bir rahip yüzündenmiydi acaba bu kriz?
Öyle böyle bir kriz değil. Dolarla başlayan tsunami, domatesten, tuvalet
kağıdına, elektrikten yol taşımacılığına kadar, her şeyi vurdu geçti. Ama hâlâ
şok etkisi halkın üzerinde devsm ediyor.
Gözünüzün gördüğü, aklınıza gelen, para ödediğiniz ne varsa, %50 ile %80
arasında zamlandı.
İyi güzel de, bir rahibin hapsolması niye bu kadar krize sebep olmuştu ki?!
Kim di bu adam? Neyin nesi? Kimse anlam verememişti.
Bu papaz rahip Brunson, misyoner bir aileden gelen ve kendisi de aynı
Hristiyanlık misyonerliği yapan bir Amerikan casusu. 15 Temmuz hain darbe günü
fetö operasyonunu yapanlarla 293 defa telefonlaşmış, kalkışma öncesi
"zafer çok yakındır" naraları atan evanjelist bir adam. Evanjelik
Kilisesi'nin “World Witness” yani “Dünyanın Tanığı” misyonerlik kuruluşu ise
ona, Türkiye’de görev dahi vermişti. Bu World Witness ise, 100 yılı aşkın
süredir, özellikle de Müslüman ülkelerde misyonerlik faaliyetlerini yürütüyor.
Türkiye de, bu faaliyetlerini devam ettirmek için seçtikleri ülkelerden birisi
idi. Rahip Brunson’un tutuklanmasından sonra da şu açıklamayı yaptılar:
”Brunson kendisine verilen görevi yerine getirdi” ve bu görev kapsamında da
2010'da İzmir'deki Diriliş Kilisesi'ni kurdular. Evanjelizm mezhebine bağlı
kilisenin de yaklaşık 25 üyesi dahi var.
Aynı zamanda pkknın üst düzey yöneticileriyle de birebir toplantılar yaparak da
bu faaliyetlerini sürdürmekteydi bu rahip.
Bu durumunu öğrenen vatandaşımız, "kan içerim, kızılçık şerbeti içtim
derim" hesabıyla, "madem Amerika'ya rest çekip bu casusu esir aldık,
zamlara da göğüs gereriz" düşüncesindeydi.
Hatta, "rahibi çok istiyorsanız eğer, verin feto elebaşısını, alın
papazı" diye göğsümüzü gere gere restimizi de çektik. Rahip Brunson'a 35
yıl da ceza biçtik.
Ne var ki bir anda, bunca restleşme sonrasında ve belimizi büken zamlara bile
göğüs gererken, şaşırtan bir kararla rahip salınıverildi ve serbest bırakıldı.
Zamlardan sonra bir şok daha yaşadı vatandaş. Ekranlar karşısında ABD başkanı
Trump'ın gevrek gevrek bıyık altından gülüşlerine maruz kaldık adeta.
Hani bir fıkra var. Adam mahkemede hâkimin karşısına çıkar ve der ki;
"hâkim bey, dayak yemesine yedik de, arkamızdan bir de odun fırlattılar.
İşte o pek gücüme gitti"...
İşte bizimkisi de o hesap!
Yaz dönemine, rahip krizi damgasını vurdu gitti, gitmesine de, vatandaşın
aklında bir sürü sorular kaldı.
--Bu rahip madem casussa, 35yılla yargılanırken neden serbest bırakıldı?
--Eğer suçsuz ise neden mahkûm edip de ortalık krize boğuldu.
--Şimdi rahip gittiğine göre, dolar ile euronun değeri ve aynı zamanda
elektrik, doğalgaz zamları aşağıya çekilip vatandaşa nefes aldırılacak mı?
--Brunson ülkesine gitse bile Türkiye'de 2010 yılında kurduğu Diriliş
Kilisesindeki üyeleri bu faaliyetlerine devam edecek mi?
-- Serbest bırakılması, Türkiye Suudi Arabistan büyükelçiliğinde öldürülen
Cemal Kaşıkçı olayına denk getirilmesi, acaba bir itibar zedelenmesi için
miydi?
--Bu şartlarda fetö elebaşısını istesek bile alabilecez mi?
Sorular arasında boğulan vatandaş, bu karar neticesinde de bir nevi ters köşe
oldu açıkçası. Hiç olmazsa zamlar bari geri çekilse de teselli olunsa.