Rahip Brunson olayı ile Türkiye ve ABD arasının gerilmesinin
faturası hâliyle vatandaşa yansıdı.
Dolarla alınan ithal ürünlerin raflarda artışı, daha evvel
dolar üzerinden ürün almış esnaf ve dolar olarak kira ödeyenler...
Bunun yanı sıra euro ve altının değeri de yükselince, zaten
pamuk ipliğine bağlı borsa da yükseldi ve enflasyon tavan yapınca hepimiz artan
bu kurdan misliyle etkilendik.
Bu durum karşısında ülke olarak yine kenetlendik ve tavrımızı
koyduk. Daha evvelki yılda olduğu gibi bankadaki dolarlarımızı bozdurarak,
Amerikan markalı ürünleri almayarak, pankartlar açarak...
Fakat dikkat ettiyseniz, daha evvel insanlar dolarlarını
bozdurmak için seferber olmuşlardı. Kimi esnaf döviz bozduran kişiye hediye
veriyordu, kimisi Hacc parasını, kimisi kömür parasını bozdurup tepkisini dile
getirmişti. Bu defasında bu denli tepki oluşmadı.
Bunun iki nedeni olmalı.
Birincisi, elindeki dövizini bozdurup harcamış ve hiç doları
euro alamamış vatandaş, şu ekonomik sıkıntı içinde zaten döviz alıp
biriktirecek durumda değil.
İkincisi ise; vatandaş bu gösterdiği sağduyuyu biraz da üst
mercilerden, bir iş adamından, büyük bir esnafdan, milletvekillerinden
bekliyor.
Siz hiç büyük bir iş adamının veya devasa alışveriş merkezi
sahiplerinin, çıkıp da şu kadar dövizimi bozdurup ülkemin bankasına yatırıyorum
dediğin duydunuz mu?
En son hükümet dönemindeki Kırıkkale milletvekilimiz Sayın
Abdullah ÖZTÜRK gibi "bu son maaşımızı hakettiğimizi düşünmüyor ve
devletimize bağışlıyorum" diyecek kadar fedakârca davranan bürökrata denk
geldiniz ni?
İşte vatandaş da böyle bürökratlar, iş adamları görmek
istiyor.
Söz konusu vatansa gerisi teferruattır dugusuyla, bu millet,
yeri gelir tankın önüne bedenini de siper eder, yeri gelir mayın dolu tarlaya
da gözünü kırpmadan girer, yeri gelir kuru ekmek yer her bir kuruşunu devletine
de feda eder.
Ama bu fedakârlık sadece vatandaşla kalmamalı.
* * *
İslamın şartlarından biri olan HACC ibadetini yerine
getirebilmek için vatandaş parasını biriktirmiş. Yıllarca kuranın çıkmasını
bekliyor. Kendi ülkemizde dolar bazında diyanete para yatırılacağı için
vatandaş da haliyle dolar olarak biriktirmiş. Yıllarca gitmek için can attığı
Hacc için eline geçen, dişinden tırnağından artırdığı 3-5 kuruşuna dolar alıp
bankaya yatırmış. Bir de bakıyor ki ortalık karışıveriyor kriz çıkıyor. Herkes
dolarını bozdursun. Dedem zar zor denklediği Hacc parasını tepki için
bozduruyor. Sonra doların kuru yükselince elindeki hac parası miktarın gerinde
kalıyor ve umutlar başka bahara.
Kömürle ısınan apartmanlarda her daire için miktar
belirleniyor. Misal 300 dolar. Vatandaş tepki için sinirlenip dövizini
bozduruyor. Sonra alırım kömürü diyor. Bir hafta sonra bir de bakıyor ki lira
bazında araya uçurum girmiş.
Tamam, amenna, hep birlikte tepkimizi koyalım, bunu yapmamız
da gerekiyor. Fakat halkın da tamamen ezilmemesi için bazı şartların da
oluşması gerekiyor.
HACC İBADETİMİZ NEDEN TÜRK LİRASIYLA OLMASIN? Neticede
paramızı kendi ülkemize, kendi diyanetimize yatırmıyor muyuz?
KENDİ ÜLKEMİZDE NEDEN DOLARLA KÖMÜR VEYA BAŞKA ÜRÜNLER
SATILIR? Türk lirası harici satış yapana ceza gelsin. Döviz bazında ev veya
işyeri kiraya verenlere yaptırım uygulansın.
Zaten yükselen enflasyon karşısında ezilen vatandaş, bir de
dövize yaptığı tepkilerle ezilmesin.
* * *
Esasında bu tepkinin zamanlaması da yanlış oldu. Hatta geç
bile kalındı diyebilirim.
ABD, pkk'ya, pyd'ye mühimmat ve silah verdiğinde, Suriye'de
pyd militanlarıyla yanyana benim mehmetçiğime bomba atarken, kurşun sıkarken
göstermeliydik bu tepkiyi. ABD, Afrin'e bomba depolarken, Sur'a kanaslı keskin
nişancılar yerleştirdiğinde göstermeliydik.
Bizimkisi tepkiden ziyade, biraz da tepkiye etki oldu sanki.
Ama yine de, Türk milletinin hiçbir zaman ülkesine yapılan
hareketine duyarsız kalmayacağını, yeri geldiğinde gözünü kırpmadan vatanı için
her şeyini feda edebileceğini, tüm dünya bir kez daha gördü. Tarih boyunca
böyle olmuştur ve böyle olacaktır da...
Ne demiş büyük önder Atatürk;
"MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET, DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA
MEVCUTTUR".
Sağlıcakla kalın.