Seçimin meşalesi yakıldığı günden itibaren zaman daraldıkça
heyecan da giderek tırmanmaya başladı. Hem seçmenlerde, hem de adaylarda.
Halkın belli bir kesimin
kafasında sabitleşmiş fikirler oluşsa da hâlâ git-gel yaşayanlar da bir hayli
fazla. Yapılan ve yapılmayan icraatlar neticesinde kafasında düşünce terazisi
oluşturup, mührü havada kalmış ve parti amblemlerine bakan azımsanamayacak
sayıda seçmen var.
Parti genel merkezlerinde,
aday adayları için temayül yoklamaları yapılıyor. Amenna, yapmalı da.
Fakat, peki ya vatandaşın temayülleri!?...
Kimler neye itimat ediyor, ne
hususlarda sıkıntılar var? Köylüsü, işçisi, memuru, öğrencisi, esnafı ne
istiyor? Beklentiler neler? Ne derecede halk yoklaması yapılıyor?
Anketler belli oranlarda
rakamlar veriyor ama neye göre? Bu kadar kısıtlı dar bir zaman zarfında, bu
anketler hangi zaman ve ne şartlarda yapıldı? Çünkü Türkiye'nin en büyük iki
anket şirketinden GENAR'ın son yaptığı anket Erdoğan:53,3 İnce:24,8
Akşener:10,5'i gösterirken;
SONAR'ın yaptığı son ankette
Erdoğan:42 İnce:21,91 Akşener:21'i gösteriyor.
Yani iki şirketin söylediği iki
araştırmaları arasında %10'luk bir rakam farkı var ki, bu da su götürmez bir
fark. Bu seçim sonucunu tutturamayan şirket de kendisini şöyle bi gözden
geçirmeli bence.
* * *
Geçen gün iki kişi arasında,
olağanca hiddetli siyasi bir münakaşeye kulak misafiri oldum. Öyle ki
yanlarında olduğum hâlde benim valığımdan bile habersizlerdi. Biri diğerinin oy
verdiği partinin yaptıklarından dolayı ülkeyi kaosa sürüklendiğini iddia edip
ihanetle suçluyor. Diğeri de onun desteklediği partisinin ülkeyi kaosa
sürüklediğini iddia edip ihanetle suçluyor. İkisi de birbirini ihanetle yani
vatan hainliği ile suçluyor.
Ne kadar kolay değil mi, ihanet
sözcüğü!?
Oysa ki, Türk toplumunda
milliyetçilik bilinci öylesine dimağlara yerleşmiştir ki vatan namustur, bir
insanın boynundaki en değerli mücevheridir. İhanet demek, bu mücevherin yani
namusun yitirilmesi demektir.
İnsanların siyasi
tercihlerinden dolayı vatan hainliği ile suçlamanın yanlışlığından defalarca
bahsetsek de beyhude. Bu nahoş yakıştırma, herkesin diline dolanmış bağlama
edatı gibi oldu neredeyse.
İki kişinin tartışması
sırasındaki bir söz daha var ki dikkatimden kaçmadı. İkisinin de ortak endişesi,
ülkedeki kaos ortamı idi. Bu vatandaşların ikisinin de ülke içerisinde ve ülke
dışında bulunduğu gündem itibariyle kuşkulanılacak durumu idi. Ekonomide,
eğitimde, sağlıkta gelinen nokta. Ortadoğu keşmekeşliğinin ortasında kalmış
ülkemizde nasıl bir yol haritası izleneceği endişesi var halkta.
Şimdi ilerleyen bu süreçte,
insanların akıllarındaki soruları yanıtlamak ve yüreğine su serpmek için
siyasilerin birbirlerine hamaset yapmak yerine, halkın neye ihtiyaç duyduğuna
yönelmesi gerekmektedir.
Bu koşullarda henüz zihni
netlik kazanamayan vatandaş "OY" mu vermeli, yoksa
siyasiler "OY" mu alabilmeli?!
Bir de halkın temayülüne kulak
verseniz hiç de fena olmaz.
Sağlıcakla kalın...