|
 |
Adil YILDIRIM
yildirim_adil@hotmail.com |
|
İnandığı değerleri uğruna ölmeyi bilenler ölmez; yaşarmış! Sevilen uğruna toprağa düşen canlar; cansız toprağa, can katarmış! Derler ki; “sevenler” ölse de hep, “sevilen”de yaşarmış!..
İnandılar!.. Ve... Çanakkale’ye “Bir gül bahçesine girercesine...” yurdun dört bir yanından; anadan, yârdan ve evlâttan kopup geldiler! Ölüme, koşar adımlarla gittiler! Ölmeyi bildiler!.. Öldüler; mahşerde dirildiler!..
Sevdiler mukaddes bilip toprağı!.. Uğrunda ölüp; ona “vatan” dediler! Al kanları ile yoğurup mübarek vatanı, “kara toprağın kara bağrına..” girdiler! Uçmağa vardılar; bir bir!.. Ve... Yedi kat göğe yükselip; üçlere, yedilere, kırklara eriştiler!
Sevgili Okurlar!.. Geçtiğimiz günlerde “Kültür Merkezi”nde yerel basınımızın iki güzide temsilcisi olan “Kalehaber” ve “Yenigün” gazetelerinin ortaklaşa düzenlemiş oldukları “Şehitleri Anma ve Vefa Etkinliği” programına davetli idik! Programın özünde “şehitlik” ve “Çanakkale” olunca kendimi gitmeye “mecbur” kıldım!..
Akşam saatlerinde aniden bastıran kar; “Mart kapıdan baktırır” sözünü bizlere bir kere daha hatırlatırcasına, birden tipiye dönüşmüştü! Programın başlamasına 10 dakika kala, salona ancak girebildim. Dışarıdaki fırtınaya rağmen, salon tıka-basa dolmuştu. Yer bulmanın imkânı yoktu! Önceki yıllarda mezun ettiğim bir öğrencimin gayreti ile oturacak bir koltuk zar-zor bulabildim.
Salon; balkon da dahil olmak üzere, tamamen dolmuştu. Yan taraflarda ayakta bekleşen epeyce insan vardı. Davetlilerin büyük çoğunluğu genç olmakla birlikte, hemen her yaştan kadın-erkek bulunmakta idi. “Protokol”a ayrılan koltuklar da hınca-hınç dolmuş, salon belki de tarihinde bu kadar rengarenk çiçek ve çelenkle tanışmıştı!
Genç ve gayretli Sayın Valimiz, Hakan Yusuf Güner’in –günün anlam ve önemini belirten- açılış konuşmasındaki samimi ve duygu yüklü sözleri; daha ilk başta, dinleyenlerin yüreklerini titretmeye yetmişti!
Sevgili dostum Tarih Öğretmeni Ahmet Erdal Bey, slayt eşliğindeki kendine has anlatımı ile gönüllerde müthiş fırtınalar estirdi ve izleyenleri de başka başka diyarlara götürdü!..
Tiyatro ve özgün müzik sanatçısı –hemşehrimiz- Yusuf Eker’in ‘Çanakkale Destanı’nın anlatıldığı “Kınalı Kuzular” adlı tek perdelik oyun başladığında, salonda çıt çıkmıyordu! Sanatçımızın eşsiz performansına da diyecek yoktu! Olayları anlatmıyor, adeta bire bir yaşıyordu doğrusu!
Seyircilerin büyük bir çoğunluğu, sahnedeki oyunu sessizce izlerken; bir yandan da içlerindeki yangını, göz pınarlarından “gizlice” boşalan, akan göz yaşları ile söndürmekle meşguldü!..
Programın sonlarında, ‘okullarında başarılı olan şehit ve gazi çocukları’na hediye takdimi vardı. İlk ve ortaöğretim öğrencilerinin yer aldığı ödül töreni, son derece anlamlı ve takdire değer bir olaydı.
Kıymetli Okurlar!.. Çanakkale; Türklüğün var olma ve yok olma mücadelesidir! Aklın ve mantığın tersyüz olduğu, inancın ve imanın zirvesidir! Çanakkale; Türk’ün yedi düvele meydan okuyuşu ve yeniden dirilişidir! Çanakkale bir savaşın değil; dünya var oldukça bir daha yaşanamayacak, emsalsiz bir destanın adıdır!
Bu duygularla, böylesi güzel ve anlamlı bir organizasyona imza atan ve bizlerin de böylesi bir günü yaşamasına vesile olan; Kalehaber Gazetesi imtiyaz sahibi Sayın Ercihan Çakmak ile Yenigün Gazetesi imtiyaz sahibi Sayın Adem Yılmaz başta olmak üzere, emeği geçen herkese, buradan teşekkürü bir borç biliyorum!..
Ve... “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/ Toprak; eğer uğrunda ölen varsa vatandır!” diyerek, bizler için canlarını feda eden; mübarek kanları ile aziz vatan toprağını sulayan, ebediyete uğurladığımız bütün şehit ve gazilerimize de Allah’tan rahmet diliyorum!..
|