KARAR VERİCİLER HİÇ DÜŞÜNDÜLER Mİ ACABA
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılacağının duyurulduğu
andan itibaren getirilen uygulamaların kargaşa ve olumsuzluklara neden
olacağını defalarca dile getirdik. “Gelin yolun başındayken doğru olanı
yapalım. Başka hiçbir şarta bağlı olmaksızın sadece hizmet yılını esas alarak
öğretmenlerimizin kariyer planlamasını yapalım. Bunun dışında her tedbir, yeni
sorunlara neden olacaktır.” dedik Türk Eğitim Sen
olarak, başta sınav şartı olmak üzere, kaş yapalım derken göz çıkaracak
uygulamaların iptali için yargıya başvuracaklarını bir kez daha duyuran Türk
Eğitim Sen Şube Başkanı Abdullah Yücel Karabacak açıklamasında şunları
söyledi:“3 Şubat 2022’de kabul edilen Öğretmenlik meslek kanunu’nun
uygulamasına yönelik aday öğretmenlik ve öğretmenlik kariyer basamakları
yönetmeliği yayınlandı.Ancak getirilen uygulamanın,birtakım kargaşa ve
olumsuzluklara neden olacağı aşikardır. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun
çıkarılacağının duyurulduğu 23 Ekim 2018’den beridir bıkmadan dile
getiriyoruz:öğretmenlerin kariyer planlaması sınavla olmaz! Sınav,sadece
bilgiyi ölçer, oysa öğretmenlik sadece bilme değil, bildiğini aktarma
mesleğidir. Kariyer planlanmasında tek ölçüt tecrübe olmalıdır. 10 yılını
doldurmuş her öğretmen uzman, 20 yılını doldurmuş her öğretmen de başöğretmen
olarak değerlendirilmelidir. Bunun dışında yapılacak her tasarruf,kargaşa ve
adaletsizliklere neden olacaktır. Nitekim yayınlanan yönetmelik ve eğitim
programı,ikazlarımızın ve teklifimizin ne derece makul ve gerçekçi olduğunu
açık şekilde ortaya koymuştur. Uygulama bu haliyle hayata geçirilirse,mesela;
Uzman öğretmen adayları 35 iş gününde 180 saat eğitim programına iştirak
edecekler. Günlük asgari 5,1 saat ders görmek zorundalar. Başöğretmen adayları
ise 45 iş gününde 240 saat eğitim programına edecekler, yani günlük asgari 5,3
saat ders görmek zorunda kalacaklar. Bu programın uygulanabilirliğini karar
vericiler hiç düşündüler mi acaba?''
YARGIYA BAŞVURACAĞIMIZI BİR KEZ DAHA İFADE EDİYORUZ
"Her bir öğretmen, kendi alanının ihtisasıyla
yükümlüdür. Ancak tüm öğretmenlere aynı eğitim programını uygulayarak ve ondan
sınava alarak öğretmenlerimizin kendi branşlarında uzman/başöğretmen. olacağını
tayin etmek ne derece makul bir uygulama olacaktır?Değerlendirmeyi yapacak komisyonların, bir hafta gibi bir
sürede, adayların sunacağı binlerce evrakı sıhhatli bir şekilde inceleyeceğini
hangi aklı başında sorumlu söyleyebilir? Yıllara yayılan bir mesleki geçmişe
ait çalışma ve faaliyetleri ihtiva eden evrakların temininde yaşanacak
zorluklar kimsenin aklına gelmedi mi? Özel okullarda yapılan görevler süreden
sayılırken, ücretli öğretmenliğin süreye dahil edilmemesinin adaletsizliği
görülmedi mi? Sadece evrak hazırlama safhasının dahi devasa bir maddi israfa
neden olacağı görülmedi mi?
Öğretmen,kendi alanıyla ilgili olarak sorumludur.Kendi branşında
yetkinliği sağlamış bir öğretmenimize başka sosyal/idari etkinlikler üzerinden
yeni kriterler getirilmesi ne derece amaca hizmet eder bir değerlendirme olacaktır?
Yoksa, uzman öğretmen ve başöğretmen tespiti için 2005 yılında uygulanan kota
uygulamasını, bu kez öğretmenlerimize gereksiz zorluklar çıkararak dolaylı
şekilde 2022’de geri getirmenin derdinde miyiz? Velhasıl; bir kez daha çağrıda
bulunuyoruz: Gelin yolun başındayken doğru olanı yapalım. Başka hiçbir şarta
bağlı olmaksızın sadece hizmet yılını esas alarak öğretmenlerimizin kariyer
planlamasını yapalım. Bunun dışında her tedbir, yeni sorunlara neden olacaktır.
Türk Eğitim Sen olarak, başta sınav şartı olmak üzere, kaş yapalım derken göz
çıkaracak uygulamaların iptali için yargıya başvuracağımızı bir kez daha ifade
ediyoruz.”dedi.